16 Şubat 2008 Cumartesi

HZ. PEYGAMBER VE GENÇLİK

1. Gençlerin Problemleri ve Çözüm Arayışı
Gençlik dönemi; insan hayatının ön önemli, en kritik ve en sorunlu dönemidir. İnsan geleceğini bu dönemde kazanır, eğitimini bu dönemde alır, işine ve mesleğine bu dönemde sahip olur. Kimliğini, karakterini ve kişiliğini bu dönemde elde eder, iyi veya kötü alışkanlıkları, faydalı veya zararlı bilgileri bu dönemde edinir, yuvasını bu dönemde kurar.
Genç insan kişiliğinin oluşum aşamasındadır. Bu dönem onun en zorlu dönemidir, kendi kimliğini buluncaya kadar hem kendisi sıkıntı çeker, hem de çektirir. Ailesinden bağımsız olmak ister. Bir taraftan da ailesinin desteğini yanında hissetmek ister. Efendimiz (s.a.v.) “Gençlik delilikten bir şubedir” buyurmuştur.
Günümüzde dinden uzaklaşma, ahlaki ve manevi tahribat en çok gençleri etkilemektedir. Gençler kendilerini ifade etmek için maalesef, ya Fenerbahçeli ya satanist, ya misyoner ya bilmem ne kulübü üyesi olmakta, onların giyim ve konuşma tarzını örnek almaktadırlar.
Bu dönemde anne-baba, okul ve çevre gence yardımcı olmalıdır. Küçük yaştan itibaren dini eğitim verilirse genç bu dönemi rahat atlatır. Bu sayede Müslüman kimlik kazanır. Müslüman kimlik demek, karakteri Müslüman olmuş, kişiliği Müslüman olmuş demektir. Hayat tarzı, beğenileri, işi ahlakı, her şeyi…Efendimiz (s.a.v.), “Ben nefsimi Müslüman yaptım” buyuruyor. Yani istek ve arzuları dahi İslam’a uygun. Haramı beğenmez, helali beğenir. Oyun eğlence yerine ibadetten zevk alır.
Aslında her insan Müslüman olarak doğar. Efendimiz (s.a.v.) “Her doğan İslam fıtratı üzerine doğar, sonra ebeveynleri onları Yahudi veya Hıristiyan veya Mecusi yapar” buyurmuştur. Herkes doğuştan Müslüman’dır.Allah Kuran-ı Kerim’de “Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeyin. Kim onlara benzerse onlardandır!” buyuruyor. Efendimiz (s.a.v.) “Kim bir kavme özenir ve onlara benzemeye çalışırsa onlardan olur” buyuruyor. Gençlerin karakter oluşumu esnasında onlara (Müslüman kimlik ve kişilik kazandırmak için), Efendimiz (sav)’i, onun ashabını, tarihe adını altın harflerle yazdırmış İslam kahramanlarını iyi tanıtmak örnek göstermek gerekir. Örnek alma insanın kişiliğinin gelişiminde önemli bir unsurdur. Hayatının ilk yıllarından itibaren kız çocukların anneyi erkek çocukların da babayı örnek aldıkları bilinen bir gerçektir. Okul yıllarında benimseme öğretmene, arkadaşlara, popüler bir isme yönelir. Özellikle ergenlik dönemlerinde, örnek alınan şahsiyet, yüceltilmiş duygulu karakterler olur. Bunlar, bir öğretmen, kendinden biraz büyük bir genç, bir film kahramanı, bir futbolcu, bir şarkıcı olabilir. Bu odak, ferdin güvenini kazanmış, onu duygusal olarak kabul eden birisidir ve bu kabul devam ettiği sürece taklit mekanizması işler.
Örnek alma, özellikle eğitimcilerin, anne babaların doğru kullanmaları halinde, işlerini çok kolaylaştıracak bir metottur. Anne babaların sözlerinden çok davranışları çocuk üzerinde etkili olur. Çocuklar hayallerindeki sonsuz güçleri olan kahramanları taklit etmeye çalışır. Masallar çocukluk döneminde kişilik oluşumunda çok etkilidir. Sinemaların çizgi filmlerin olmadığı dönemlerde, Battal Gazi, Aşık Kerem, Sultan Alparslan, Fatih, Hz. Ali gibi kahramanlar anlatılır, çocuklar onların kahramanlık hikayelerinden adeta büyülenirdi. Bunlar dünya malında gözü olmayan, İlay-ı kelimetullah (Allah’ın adını yüceltmek) için mücadele eden, iyilik doğruluk, dürüstlük timsali kahramanlardı.
Günümüzde ise içinde hiçbir iyinin olmadığı, sadece kendisi için yaşayan, tek derdi dünyalık olan sahte kahramanlar gençlerimize sunuluyor, büyücülerin cirit attığı dizilerle ahiret inancı yok edilmeye çalışılıyor. Küçük yaşlardaki çocuklara cinsellik yüklenmeye çalışılıyor.
Bu durumu tersine çevirmek mümkündür. Hz. Peygamber (sav)’in mücadelesinin anlatıldığı “Çağrı” filminin yıllardır ne kadar sevildiğini ve etkili olduğunu gördük. Son yıllarda dini içerikli, kahramanları iyi ve güzel insanlar olan çizgi filmler yapılmıştır. Dileğimiz bunların artırılmasıdır.
Bunun yanı sıra aile İslami şuura sahip olmalı yaşantısıyla evladına örnek olmalıdır. Evde sürekli Hz. Peygamberin sünneti gündeme getirilmeli küçük yaştan itibaren ibadet alışkanlığı kazandırılmalıdır.
Ailenin kendi yaşantısına uygun çevre oluşturmak da çok önemlidir. Annesi örtülü ama kendisinin başı açık çok genç görürüz. Çünkü gencin okulu, arkadaş çevresi, toplumun öngörüleri ve televizyondan aldığı etkiler bu şekildedir ve aile de ona Müslüman şuuru kazandırmamış, uygun bir çevre hazırlamamıştır.
Günümüzde sınırsız özgürlük teşvik ediliyor. Gençler, gençtir, eğlensin, gezsin tozsun deniliyor. Böylece başıboşluktan sıkıldığı için , eğlence olsun diye suç işleyen gençler türüyor. Oysa gençlik boşa harcanacak bir zaman değildir. İlim öğrenmek, meslek edinmek, ibadet alışkanlığı kazanmak için eşsiz bir fırsattır. Hz. Peygamber ihtiyarlıktan önce gençliğin kıymetinin bilinmesini istemiştir. Çünkü gençlik çağı değerlendirilmezse faturası ağırdır. Gençlik çağında yapılan ibadetler daha kaliteli, hizmet ve cihat daha iştiyaklı olur. Bir davaya ve ideale sahip olmak, genci zamanın türlü kötülüklerinden korur.
Bir gencin iyi bir eğitim alması ve hayata hazırlanması önemli olduğu kadar, Allah’a karşı görev sorumluluğu da önemlidir. Halk arasında çok sık olarak “gençliğini yaşamak” tabiri kullanılır. Ancak gençliğini yaşamak nefsani arzuların peşinden koşmak değil ahirette onu kurtaracak olan ibadet ve cihattır. Çünkü ibadetin yaşı yoktur ve ölümün ne zaman geleceği de belli değildir.
Gençlere sorumluluk duygusu kazandırmak da tamamen eğitimle ilgilidir. Ebeveynler küçük yaşlardan itibaren çocuklarına sorumluluk vermeye başlamalıdırlar. Allah (c.c.) Hz. Adem’e cennette bile sorumluluk vermişti. Bir ağaca yasak koymuştu. Yani Allah’ın sınırları vardı. Mutlaka evde sınırlar olmalı, bunlara uyulmasına dikkat etmelidir.
Çocuklara küçük yaştan itibaren haram helal duygusu kazandırılmalıdır. “Başkasına ait olan şeye dokunulmaz” gibi… Namaza, oruca küçük yaşlarda alıştırılmalı, Kur’an kuma ve temel dini bilgiler küçük yaşta verilmelidir. Böylece gençlik yılları hem kimlik bunalımı yaşamayacak hemde sorumluluk duygusu kazanacaktır.Gencin enerjisi vardır. Bu enerjisini, sağlığını, büyüklere göre daha fazla olan boş vakitlerini çok iyi değerlendirebilir. Hz. Peygamber (sav), “iki şeyin kıymetini iyi biliniz: Sağlık ve boş vakit.” Buyurmuştur. Bir atasözümüz de “Genç bilebilse ihtiyar yapabilse” denilir.
Gençlerimizin bugün en önemli problemlerinden biri de yanlış hedefler peşinde koşmalarıdır. Kendisine doğru düzgün bir ideal kazandırılmayan, maneviyattan uzak kalan gençler, tamamen maddiyata yönelmişlerdir. Kısa yoldan para kazanma, zengin bir eş bulma, baba parasına güvenip yan gelme, daha da kötüsü, içki, kumar gibi zararlı alışkanlıkların peşinden gitme günümüz gençliğinin içine düştüğü tuzaklardır. Okumak, çok para kazanmak içindir. En iyi eş zengin eştir. Üniversiteyi okumak daha fazla prestij getirir. Kızlar okusun kocasına muhtaç olmasın. Bunlar aldatıcı hedeflerdir. Esas hedef (ideal) Allah’ın rızasını kazanmak için insanlığa hizmet olmalıdır. Geçici dünyaya ait hedefler, ancak bu yüce ideal için araç olabilirler. Aksi takdirde dünya ve ahiret saadetini kaybetme korkusu vardır.
Şuurlu ebeveynler evlatlarına, Efendimiz (s.a.v.) ve ashabı gibi dava sahibi olmayı, davası uğrunda yılmadan mücadele etmeyi örnek göstermeli, kendileri de bu noktada onlara örnek olmalıdırlar.
Ayet-i Kerime’de Yüce Rabbimiz, “Andolsun ki , Allah’ın Resulün de sizin için, Allah’a ve ahret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.(Ahzab, 21) buyuruyor.
Büyük İslam alimlerinden İbn Hazm’ın şöyle dediği rivayet edilir: “Ahiret iyiliğini, düzgün yaşayışı ve bütün faziletleri kazanmak isteyen kişi Hz. Muhammed’i (s.a.v.) örnek alsın. Çünkü Resulullah (s.a.v) bütün hayırlarda en ileridedir. Allah onun ahlakını övmüş faziletleri en mükemmel şekliyle onda toplamış ve onu her türlü kusurlardan arındırmıştır.Efendimiz (sav)’i en iyi örnek alan nesil sahabelerdir. Ashab-ı Kiram Efendimiz (s.a.v.)’i titizlikle incelemiş, hem kendileri örnek almış hem de sonraki nesillere büyük bir gayret ve özenle nakletmişlerdir. Onların her biri Hz. Peygamberin bir ışığını yansıtan aynalar gibidir.
Abdullah b. Abbas (r.a.) yaşadığı şu olay ashabının onu izlemek ve örnek almak noktasında ne kadar titiz olduğunu gösterir. Efendimizle bir seferde iken, gece uyumayıp, onu izlemeye karar verir. Çünkü onu gece ibadetini merak etmekte fakat evine gidememekte sormaya da utanmaktadır. Bu yolculuk kaçırılmayacak bir fırsattır. Böylece Abdullah b. Abbas (r.a.) bütün gece Efendimiz (s.a.v.) ‘in yakınında bir yerde nöbete başlar.Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yatsı namazından sonra yatar, bir müddet uyduktan sonra gökyüzünü biraz seyreder ve “Ya Rab! Sen bunu boşuna yaratmadın…” mealindeki ayeti Kerimeyi okur. Kalkar, abdest alır, sonra bir müddet namaz kılar. Namazının kıyam ve secdesi uzundur. Sonra yatıp dinlenir ve ikinci kez aynı olay yaşanır. Yine Efendimiz (s.a.v.) bir müddet dinlenir ve sonra üçüncü kez kalktığında hep birlikte kalkılır, sabah namazı kılınır.”Hz. Peygamber (sav)’i örnek almak, İslami kimliği kazanmaktır. Toplumumuza İslam kültürünü kazandıran en önemli unsur, sünnet-i seniyyedir. Bu gün dahi birçok güzel adetlerimiz geleneklerimiz ve değerlerimiz aslında Hz. Peygamber (sav)’in sünnetidir. Misafirlik, hasta ziyareti , cenazeye iştirak, yardımlaşma, bayramlaşma, büyüklere saygı, küçüklere merhamet, vatan millet sevgisi, iffet ve haya, şehitlik, iyiliği emretme, kötülükten sakındırma gibi.
Bugün gençlerimizi uzak kaldıkları bu milli ve manevi değerlerimizle yeniden tanıştırmak, onları kenarına geldikleri ateş çukurundan kurtarmak zorundayız. Bu da onlara dinlerini, Efendimizin ve ashabının hayatını öğretmek, onlara hayat tarzımız ve ahlakımızla örnek olmakla olur.

Hz. Peygamber’in Gençlerle İletişimi
Gençlerin eğitiminde Efendimizin metodu bize rehberlik edecektir.Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz.. Peygamber (s.a.v.) gençlerle özel olarak ilgilenmiştir. Gençlerle muhatap olurken onların fıtratını tanıyarak hareket etmiştir. Öylesine şefkatli, candan ve sevgi dolu bir yürekle davranmıştır ki, gençler etrafında pervane olmuşlar, ona can ü gönülden bağlanmışlardır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), gençlerin yeniliğe, değişime ve güzelliğe yatkınlığını iyi değerlendirmiştir. Efendimiz “Size hayırlı gençleri tavsiye ederim. Çünkü , onların kalbi daha incedir. Allah beni doğruluk ve müsamaha ile gönderdi. Bana gençler yanaştı, ihtiyarlar muhalefet etti” buyurmuştur.
Gençler; enerjik dinamik, aksiyoner, yiğit, korkusuz, açık sözlü, vefakar, fedakar ve şeffaf olma özellikleriyle dava adamı için gerekli fiziki ve psikolojik alt yapısı hazır elemanlardır. Gençlerin bu fıtri özellikleri, iman ve kullukla birleştiği zaman potansiyel bir güç oluşacak, Asr-ı Saadet misali iman, bir kez daha şahlanacaktır. Efendimiz(sav)’in pek çok hadisi şeriflerinde, gençliğe büyük önem verdiği görülmektedir. Cenabı Hakkın arşının gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı Kıyamet Gününde, arşın gölgesinde gölgelendirilecek ve Cenabı Hakkın ikramına mazhar olacak yedi grup arasında “Allah’a kulluk içinde yaşayan genç”, adaletli devlet başkanından hemen sonra ikinci sırada zikredilmektedir.
Hz. Peygamber(sav), vahiy katiplerini genellikle gençler arasından seçmiş, gençlerin fetva vermesine müsaade etmiş, onlardan öğretmenler tayin etmiştir. Hz. Peygamber gençleri asla istismar etmemiştir. Onları muhtemel tehlikelerin kucağına atmaktan kaçınmıştır. Onların heyecanını istismar etme cihetine kesinlikle gitmemiştir.
Gençleri çoğu yaşlı sahabelerden oluşan ordulara komutan tayin etmiştir. Çoğu savaşlarda sancağı bizzat kendisi gençlere vermiştir. Mesela Tebük seferinde sancağı Zeyd B. Sabit’e , Bedirde Hz. Ali’ye vermiştir. 18 yaşlarında olan Üsame b. Zeyd’i Suriye’ye gönderdiği orduya komutan tayin etmiştir.
Efendimiz (sav) genç sahabelerin eğitimiyle bizzat ilgilenmiştir. Mescid-i Nebevi’de Sahabeler için bir halk okulu oluşturmuştu. Mescidin hemen yanı başında ilk yatılı okul olarak tarihe geçen “Suffe” de kalan; genç yoksul ve bekar talebelere özel ders veriyor, onları,İslam devletinin güzide elemanları olacak tarzda en güzel şekilde özel olarak yetiştiriyordu.
Efendimiz (s.a.v.) Medine dışında görevlendireceği vali ve diğer yöneticileri, elçi ve temsilcileri, irşat ve davet erbabını, rehber ve eğitimcileri, zekat memurlarını kendisinden manevi terbiye ve özel eğitim alan bu genç ve dinamik Suffe Ashabı arasından seçiyordu.Suffe’ de yetişen genç sahabelerden Ebu Said el-Hudri (r.a.) Efendimizin tavsiyesine uyarak hadis halkasına bir genç geldiği zaman onu memnuniyetle ve güler yüzle karşılar ve ona hitaben:” Ey Resulullah'ın bize emanet ettiği genç adam!... Merhaba... Hoş Geldin... Biz hadisleri sizin için ezberlemek ve size meclislerde yer açmakla emrolunduk ” derdi.
Peygamberimiz (s.a.v.) gençlerle sıcak bir iletişim kurmuştu. Samimi bir yaklaşımla gençlerin problemleriyle ilgilenmiş, gönüllerini kazanmıştı.Sahabe gençleri Efendimiz (sav)’e rahatlıkla içini dökebiliyor, gönüllerinden geçen duyguları bile gayet kolaylıkla ona açabiliyordu.
Genç bir adam, bir gün Peygamberimiz (s.a.v.) ‘e gelir “Ya Resulullah! Bana zina konusunda izin ver”, der. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.), ona kızmaz, huzurundan kovmaz, sükunet içinde “ yaklaş” der, onu yanına oturtur ve ona:
- “Sen bunun annene yapılmasını ister misin?” diye sorar. Genç:
- “Hayır Ya Resulallah! Anam- babam sana feda olsun” deyince Efendimiz (sav):
- “İnsanlar da bunu anneleri için istemezler. Peki kızın için kabul eder misin?”
- Hayır Ya Resulallah!
Efendimiz (sav) genci ikna edinceye kadar yakınları hakkındaki soruları artırır.Sonra elini gencin omzuna koyup, “Ya Rab! Günahlarını affet, kalbini pak et,namusunu muhafaza et” diye dua eder. Bu genç o günden sonra hiçbir olumsuz eğilim göstermez.
Peygamberimiz (s.a.v.) gençlerin hataya meylini bilir ve sabırlı, anlayışlı davranırdı. Medine’de falan genç, geceleyin cemaatle namaz kılıyor, gündüz olunca da hırsızlık yapıyor, denilir. Efendimiz (s.a.v.) genci kötülemez, derhal cezalandırma yoluna da gitmez.
-“(Cemaatle) namaz onu kötülüklerden alıkoyacaktır”, buyurur. Bir müddet sonra genç bu kötü adeti terk eder.Bir defasında da ezanı yalan yanlış okuyan bir çocuğu yanına çağırır. Ona sesinin güzelliğinden bahisle ezan okumasını söyler. Yanlışlarını kızmadan düzeltir. Yine bir gün camide koşuşturan iki çocuğu yanına çağırıp, dışarıda onları yarıştırır. Böylece varolan enerjilerini bastırmak yerine doğruya yönlendirir.
Hz. Peygamberin kız çocuklarına özel itina gösterdikleri bilinmektedir. Kızı Hz. Fatıma’nın ve ashabın kız çocuklarının eğitimi ile bizzat ilgilenmiştir. Efendimiz (sav,) hanımlarının ve evine gelen genç hanımların eğitimi ile bizzat ilgilenmiştir. Medineli Şifa binti Abdullah, Hafsa validemize yazı öğretmiştir. Ayrıca Peygamber hanımları yanlarına ümmetin genç kızlarını alarak onların eğitimiyle meşgul olmuşlardır. Bu hanımlar daha sonra ilme hizmet etmişlerdir.
İbn İshak, bir ayet nazil olduğunda, Hz. Peygamberin onu önce erkeklere sonra da kadınlara öğrettiğini nakleder. Tarih, Hz. Peygamber safa tepesinde dinini tebliğ ederken de, Darü’l-Erkam’da da kadınların hazır bulunduğunu kaydediyor. Medine’de Hz. Peygamber (sav)’in mescidinde, kadınlara ait bir Suffe olduğu ve sabah namazında kadınların arkada bir saf oluşturdukları rivayet ediliyor.

Konuyla İlgili Bazı Ayet ve Hadisler

ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنْ النَّعِيمِ
“Sonra o gün nimetlerden mutlaka sorulacaksınız” [1]

Diğer ayetler için bkz: En'âm, 6/74-83; Meryem, 19/41-48; Şuarâ, 26/69-76; Sâffât, 37/88-100; Yusuf, 12/23-24; Tâhâ, 20/17-18; Kasas, 28/14-19; Al-i İmrân, 3/37; En'âm, 6/162; Yusuf, 12/22; Meryem, 19/18; Hac, 22/5; Kasas 28/14; Mümin, 40/67; Kehf, 18/13-14.


قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ‏"‏ نِعْمَتَانِ مَغْبُونٌ فِيهِمَا كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ الصِّحَّةُ وَالْفَرَاغُ ‏"‏ ‏.‏

"İki nimet vardır ki insanlardan çoğu bu konuda aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman" [2]

قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ ‏"‏ يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمُ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ ‏"‏

“Ey gençler! Sizden evliliğe gücü yetenler evlensin. Çünkü evlilik gözü harama bakmaktan korur, tenasül uzvunu zinadan alıkoyar. Evlenmeye gücü yetmeyen kimseye oruç tutmasını tavsiye ederim. Çünkü orucun şehveti kıran bir gücü özelliği vardır. [3]

عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ ‏"‏ سَبْعَةٌ يُظِلُّهُمُ اللَّهُ فِي ظِلِّهِ يَوْمَ لاَ ظِلَّ إِلاَّ ظِلُّهُ الإِمَامُ الْعَادِلُ، وَشَابٌّ نَشَأَ فِي عِبَادَةِ رَبِّهِ، وَرَجُلٌ قَلْبُهُ مُعَلَّقٌ فِي الْمَسَاجِدِ، وَرَجُلاَنِ تَحَابَّا فِي اللَّهِ اجْتَمَعَا عَلَيْهِ وَتَفَرَّقَا عَلَيْهِ، وَرَجُلٌ طَلَبَتْهُ امْرَأَةٌ ذَاتُ مَنْصِبٍ وَجَمَالٍ فَقَالَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ‏.‏ وَرَجُلٌ تَصَدَّقَ أَخْفَى حَتَّى لاَ تَعْلَمَ شِمَالُهُ مَا تُنْفِقُ يَمِينُهُ، وَرَجُلٌ ذَكَرَ اللَّهَ خَالِيًا فَفَاضَتْ عَيْنَاهُ ‏"‏‏.‏

"Allah, yedi sınıf insanı hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde (arşının) gölgesinde gölgelendirecektir. (Bunlar, şu özelliğe sahip müminlerdir):
1. Adil yöneticiler,
2. Rabbine ibâdet ile yetişen gençler,
3. Kalbi mescitlere bağlı olanlar (yani namazlarını cemaatle camilerde kılanlar)
4. Allah için birbirlerini seven, Allah için bir araya gelen ve Allah için ayrılan kimseler,
5. Asil ve güzel bir kadın kendisini arzu ettiği halde 'ben Allah'tan korkarım' diyerek iltifat etmeyen kimseler,
6. Sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka verenler,
7. Tenha yerlerde Allah'ı anıp göz yaşı dökebilenler.[4]

ان الله يحب الشاب التائب

"Allah Tevbe eden genci sever"[5]

ان الله عز و جل ليعجب من الشاب ليست له صبوة
Allah, gençliğini Allah'a itaatle (arzularının peşinden gitmeyen, haramlardan kaçınan) geçiren genci beğenir"[6]

Yararlanılabilecek Bazı Kaynaklar
Türkçe Tercüme ve Şerhi: Riyazü’s-Salihîn Peygamber Efendimizden Hayat Ölçüleri, Hazırlayanlar. Prof.Dr. M.Yaşar Kandemir, Prof. Dr. İsmail L. Çakan, Doç Dr. Raşit Küçük, Erkam Yayınları, İstanbul 1997.
Mehmet Doğan, Gençlik Dönemi ve Eğitimi, Ensâr Neşriyat, İstanbul, 2000.
Yıldırım Doğan, Alkol ve Uyuşturucu Madde Alışkanlığı, Gençlik ve Uyuşturucu Madde Alışkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Konya, 1983.
Turgay Gündüz, Gençlik Dönemi ve Eğitim, İslam'ın Eğitim Anlayışı Çerçevesinde Gençlik Dönemi Din ve Ahlâk Eğitimine Yeni Bir Bakış, Ensâr Neşriyat, İstanbul, 2003.
Hayati Hökelekli, Hz. Peygamberin Çocuk ve Gençlere Yaklaşımı, Hz. Peygamber ve Gençlik, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1992
Hayrettin Karaman, Günlük Hayatımızda Helâller ve Haramlar, Nesil Yayınları, İstanbul, 1979.
Koştaş Münir, Üniversite Öğrencilerinde Dine Bakış, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1995.
Nevzat Yüksel, Türkiye’de Gençlik Sorunları ve Çözüm Yolları, Bayrak, Yayınları, İstanbul, 1994, 6. baskı.
Lütfi Şentürk, İslam Dininde Haramlar ve Büyük Günahlar, DİB yayınları Ankara 1998.
Hamid b. Muhammed b. Hamid Muslih (terc. İsmail Kaya), Günahların Fert ve Toplumlara Zararları.
TDV.İslam Ansiklopedisi, “Genç” md.

[1] Tekasür, 102/8.
[2] Tirmizî, Zühd, 1, V, 550. H.No:2304
[3] Buhârî, 2-3. VI, 117. Ebû Dâvûd, Nikâh, 1. II, 539: İbn Mâce, Nikâh, 1. I, 592. No: 1945.)
[4] Buhârî, Ezan, 36, I, 161
[5] Aclûnî, Keşfu’l Hafa , 286, No:748.
[6] Müsned, IV, 151


Resmi Büyütmek İçin Tıklayınız

Hiç yorum yok: