17 Şubat 2008 Pazar

İSLAM'DA AİLE

İSLAM'DA AİLE
İslam’da aile sosyal bir kurum olduğu kadar aynı zamanda dini bir mahiyette taşır. Nikahlanıp aile yuvası kurmak, hac gibi mali ve bedeni bir ibadettir.
İslam, aileye önem vermiştir. Çünkü aile, toplumun temel taşıdır. Toplumlar ailelerden oluşur. Aile sağlam olursa toplum da sağlam olur. Aile ise evlenmekle kurulur. İslam'da nikah dışı ilişkiler şiddetle yasaklanmıştır. Neslin temiz bir şekilde devamı, insanın huzur ve saadet içinde yaşaması için aile fevkalade önemlidir.
Allah insanı en güzel şekilde yaratmış, akıl gibi üstün bir yetenek vermiş ve onu yeryüzünde dinini uygulayacak halifesi olarak tayin etmiştir. İnsanın kendini ortaya koyabilmesi, kendinden beklenilen kulluk ve halife görevini yerine getirebilmesi için dayanışma ve yardımlaşmaya ihtiyacı vardır.Bu da aile ile gerçekleşir. rوَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً Hatırla ki Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” dedi. (Bakara,30) İnsanın kendini şehevi arzulardan ve kötülüklerden koruması da aile içinde daha kolay olur. قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا خَابَ مَن دَسَّاهَ Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir, Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir. (Şems,10) Efendimiz (s.a.v.) de, evlenen dininin yarısını korumuş olur. Diğer yarısı için de Allah’tan korksun” buyurmuştur.
Aile; medenî, hukukî ve manevî kişiliği olan bir grup fertten müteşekkil bir topluluktur. Bu topluluğun ilk çekirdeğini, meşru evlilik ve nikâh akdi ile aralarında karı-kocalık bağı oluşan ve ardından yeni birtakım görev ve haklara sahip olan bir kadın ile bir erkek oluşturur. Bu topluluğun üyeleri arasında akrabalık bağı oluşur ve birtakım kanunî, ahlâkî ve duygusal ilişkilere sahip olurlar.
Aile, bir milleti millet yapan milli ve manevi değerlerin, gelenek ve göreneklerin öğrenildiği bir okuldur. Allah'a, vatan ve millete karşı borçlu olduğumuz vazifeler önce burada öğrenilir. Küçükler ailede büyüklerin davranışlarını görerek taklit eder, devamlı olarak gördüğü hareketler ruhunda iyice yerleşir ve alışkanlık haline gelir. Böylece çocuğun ahlaki yapısı ve kişiliği oluşur.

1. İslam evlenmeye teşvik eder:

وَأَنكِحُوا الْأَيَامَى مِنكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِن يَكُونُوا فُقَرَاء يُغْنِهِمُ اللَّهُ مِن فَضْلِهِ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
Aranızdaki bekârları, evlenmeye elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lutfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lutfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir. Kuranda böyle buyrulduğu gibi Efendimiz (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur.
Dört şey peygamberin sünnetlerindendir: “Kına yakınmak, koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek.” (Tirmizi, Nikah, 1)Peygamber Efendimiz iyi mümin olmamızı, iyi birer Müslüman olarak yaşamamızı ister. Bunun için de çeşitli yollar göstermiştir. Konumuz itibariyle evliliği de; iyi bir Müslüman olmanın yollarından biri, diye gösterir. İyi bir mümin olabilmek için evlenmeyi tavsiye eder, gerekli bulur. Şöyle buyurur: ‘İnsan evlendiği zaman imanının yarısını iyileştirir. Geri kalan yarısını iyileştirmek, mükemmelleştirmek de Allah’a karşı gelmekten sakınmaktır’. Demek ki aile yuvası kurmak, iyi bir mümin olmanın ilk şartıdır.
“Kul evlendiği vakit dininin yarısını tamamlamış olur. Artık geri kalan yarısında da Allah’a karşı gelmekten kaçınsın.” (el-Münziri, et-Tergib ve’t Terhib, c.III, s.42 (Hadisi Beyhaki rivayet etmiştir.)

3. Eş seçiminde ölçü:
Hz. Peygamber (s.a.v.) “ Kadın genelde dört özeliği için nikah edilir: Malı için, soyu için, güzelliği için, dini için. Sen dindar olanını seç ki varlığın artsın. (Buhari,Nikah,15;Müslim,Rida,15) buyurmuştur.
Allah dinini yaşamaya birinci derecede önem verenlere, hem dünya hem de ahiret nimetleri verir. En iyi nimet de iyi ahlaklı bir eştir. Fakir olarak evlendiği halde zengin olan nice insanlar tanırız. Çünkü Allah evlenene ve ev yapana yardım eder. Aynı şekilde zengin olarak evlendiği halde fakir düşen veya ahlakın bozukluğundan dolayı yıkılan yuvaları da duymuşuzdur.

4. Aileyi Korumanın Önemi
Günümüzde aile bağları son derece zayıflamıştır. Bir takım dış güçler, siyonistler ve misyonerler silah zoruyla ulaşamadıkları emellerine toplumu bozarak, ahlakından ve maneviyatından uzaklaştırarak ulaşmak istemektedirler. Bu işe aileden başlamak zorundadırlar. Zira aile bağlarından koparılan ve yalnızlığa itilen insanları bilhassa gençleri, kandırmak, şeytani oyunlarına alet etmek daha kolaydır. Son birkaç yıl içinde misyonerlerin tuzağına düşen gençlerimizin sayısı son derece artmıştır.
Bunun için, televizyon dizileriyle Internet ile, toplum içine yayılan olumsuz fikirlerle, gençler evlenmekten uzaklaştırılıyor. TV programlarında sürekli aile mahremiyetleri ortaya döküldüğü için, olumsuzluklar abartıldığı için, gençler, “bekarlık sultanlıktır” safsatasına tutunuyorlar. Bu şekilde, özellikle genç erkekler çok kolaylıkla zina tuzağına düşüyorlar. Tahribat bununla da bitmiyor. Son yıllarda çıkarılan kanunlarla, boşanma kolaylaştırılıyor, zina suç olmaktan çıkarılıyor.
Türkiye’de son on yılda yapılan evliliklerin yüzde yetmişi boşanmayla sonuçlanmıştır. Bu acı tablo değerlerimizden ne kadar uzaklaştığımızın işaretidir. Bugün toplumun içine düştüğü ahlaki çöküntüyü durdurmak istiyorsak işe aileden başlamalıyız. Çünkü fertler önce aile içinde yetişmekte ve eğitim almaktadır. Öncelikle evlatlarımızı Allah rızası için insanlığa hizmet, kısa adıyla cihat şuuru içinde yetiştirmeliyiz. Ben okuyup, meslek edinip, çok para kazanayım, havalı ve zengin bir eş bulayım şeklindeki maddeci anlayıştan çocuklarımızı korumalıyız. Bunun yerine meslek edinip Allah için bütün insanlığa faydalı olmalıyım fikrini yerleştirmeliyiz. Allah rızası için, harama bakmaktan kendini korumak için gençlerimizin evlenmelerini teşvik etmeliyiz.
Böylece şuurlu Müslüman olarak yetiştirdiğimiz evlatlarımızın yine şuurlu bir kimse ile evlenmelerini temin etmeliyiz. Bu onların hem dünyalarını hem ahiretlerini imar etmeleri için çok önemlidir.
Ayrıca çocuk sahibi olmayı ve yetiştirmeyi de teşvik etmek durumundayız. Efendimiz (s.a.v.), ahirette diğer ümmetlere karşı kendi ümmetinin çokluğu ile övüneceğini bildirmiştir.
Bugün siyonizmi kurarak, dünya hakimiyetini ele geçirmeye çalışan, Yahudiler, en büyük düşman olarak gördükleri Müslümanları yok etmek için canla başla çalışıyorlar.
Bunun için bir taraftan Müslümanlara soykırım uyguluyorlar. Bir taraftan da doğum kontrolünü Müslüman ülkelerde yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Oysa kendileri dünyada en çok çocuk sahibi olan kimselerdir. İslam ailenin korunması için çok sıkı tedbirler almıştır. Bunlardan bir kısmı özetle şunlardır:

a. Aile sevgi ve huzur yuvası olmalıdır.
Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’de aile içinde sevgi ve merhameti tavsiye ve teşvik eder.
وَاللّهُ جَعَلَ لَكُم مِّن بُيُوتِكُمْ سَكَنًا
“Allah, evlerinizi sizin için bir huzur ve sükûn yeri yaptı “ (Nahl, 80)
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا
“Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur.” (A'raf, 189)
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp da aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun varlığının delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır. (Rûm,21)
Peygamber Efendimize biri gelir; “Ya Resulallah! Ben falanı seviyorum” der. Efendimiz ona bir soruyla cevap verir: ‘Ona sevdiğini söyledin mi?’ Şahıs; ‘Hayır, söylemedim ya Resulallah’ diye cevap verir. Hz. Peygamber (s.a.v.); ‘Öyleyse kalk git, ona sevdiğini söyle’ buyurur. Bu herkes için bir hayat düzenidir. Sevdiği, taktir ettiği, dindarlığı sebebiyle hayran kaldığı bir kimseye, arkadaşına, dostuna, hayat arkadaşına, kendi çocuklarına, çocukların annesine, babasına, sevgilerini ifade etmeleri gerekir. Mutluluk böyle meydana gelir.
Efendimiz (s.a.v.), kızı Zeynep’in yavrusu Ümame’yi bir gün omzuna bindirir ve Mescid-i Nebevi’ye gider. Hiç görülmüş bir şey değil. Kız çocuğunu omzuna bindirecek, camiye gidecek... millet ona hayret eder. Efendimiz camiye gelir ve mihraba çıkar. Namaz vaktinde Ümame Efendimizin omzundayken namaza durur. Rüku’a ve secdeye varırken çocuğu yere indirir, tekrar ayağa kalkarken omzuna alır. O gün, Ashab-ı kiram sevgiyi gösterme ve kız çocuğu hakkında, bundan yeteri kadar ders çıkarır. Eğer bugün bizim hayatımızda, evlilik hayatımızda bir düzensizlik varsa, bir mutsuzluk varsa, bir bozukluk varsa bunun tek sebebi Efendimiz (s.a.v.)’in bu konularda bize verdiği talimata yeterince uymayışımızdandır. Yavrularımıza çocukluktan itibaren değer vermeyişimizdendir, onları yeterince sevmeyişimizdendir. Yüce Rabbimden bu konuta lütufta bulunmasını ve gönlümüzü yavrularımızın, eşlerimizin, sevdiklerimizin ve özellikle de Resulullah Efendimizin muhabbetiyle doldurmasını niyaz ederim.

2-Eşler birbirinin iffetini korumalıdır.

وَأُحِلَّ لَكُم مَّا وَرَاء ذَلِكُمْ أَن تَبْتَغُواْ بِأَمْوَالِكُم مُّحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ
“ Kadınları iffetli yaşamanız zina işlememeniz şartıyla mehirlerini vererek nikahlamanız size helal kılındı.” ( Nisa, 24 ) Ayetin erkeklere hitap ediyor olması ve iffeti korumayı emretmesi dikkat çekicidir. Kişinin iffetini korumasına evlilik yardımcı olacaktır. Efendimiz (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur. “Mü'min, Allah korkusundan ve O'na itaatten sonra, iyi bir kadından yararlandığı kadar hiçbir şeyden yararlanmamıştır. Çünkü eşine emretse sözünü dinler, yüzüne baksa sevinç duyar, üzerine yemin etse, yeminini doğru çıkarır, dışarı gitse, kendisinin bulunmadığı sırada iffetini ve kocasının malını korur." (İbn Mace,Nikah,5.)

3-Eşler birbirlerini cehennem yakıtı olmaktan korumalıdırlar.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.(Tahrîm, 6)Hz. Ömer : “Ya Resulallah! Kendimizi koruyabiliriz ama ailemizi nasıl koruyabiliriz?” diye sorunca, Resulullah (s.a.v.): “Allah’ın size yasakladığı şeylerden onları engellersiniz, Allah’ın size emrettiği şeyleri onlara emredersiniz. İşte bu onları korumak olur. “ buyurmuştur.

4-Eşler birbiri ile iyi geçinip anlaşmalı ve barış içinde olmalıdır.

وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ فَإِن كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئًا وَيَجْعَلَ اللّهُ فِيهِ خَيْرًا كَثِيرًا “…Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (bilin ki), Allah’ın, hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz.” (Nisa, 19)
وَالصُّلْحُ خَيْرٌ وَأُحْضِرَتِ الأَنفُسُ الشُّحَّ وَإِن تُحْسِنُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا
“…Anlaşma daima hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah’tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa, 128)
Efendimiz (sav) de hadislerinde iyi geçimi tavsiye eder: لا يَفْرَكْ مُؤْمِنٌ مُؤْمِنَةً إِنْ كَرِه مِنها خُلقاً رضِيَ مِنْها آخَرَ
“Bir kimse karısına kin beslemesin. Onun bir huyunu beğenmezse, bir başka huyunu beğenir. ” (Müslim, Radâ`, 61 (II, 1091).
عن عَمْرو بنِ الأَحْوَصِ الجُشميِّ رضي اللَّه عنه أَنَّهُ سمِعَ النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم في حَجِّةِ الْوَداع يقُولُ بعد أَنْ حَمِدَ اللَّه تعالى ، وَأَثنَى علَيْهِ وذكَّر ووعظَ ، ثُمَّ قال: « أَلا واسْتَوْصوا بِالنِّساءِ خَيْراً ، فَإِنَّمَا هُنَّ عَوانٍ عَنْدَكُمْ لَيْس تمْلكُونَ مِنْهُنَّ شَيْئاً غيْرَ ذلِكَ إِلاَّ أَنْ يأْتِينَ بِفَاحشةٍ مُبيِّنةٍ ، فإِنْ فَعلْنَ فَاهْجُروهُنَّ في المضَاجعِ ، واضْربُوهنَّ ضَرْباً غيْر مُبرِّحٍ ، فإِنْ أَطعنَكُمْ فَلا تبْغُوا عَلَيْهِنَّ سبيلا ، أَلا إِنَّ لَكُمْ عَلَى نِسائِكُمْ حَقًّا ، ولِنِسائِكُمْ عَلَيْكُمْ حقًّا، فَحَقُّكُمْ عَلَيْهنَّ أَن لا يُوطِئْنَ فُرُشكمْ منْ تَكْرهونَ ، وَلا يأْذَنَّ في بُيُوتكمْ لِمن تكْرهونَ ، أَلا وحقُّهُنَّ عَلَيْكُمْ أَن تُحْسنُوا إِليْهنَّ في كِسْوتِهِنَّ وَطعامهنَّ».
Amr İbni Ahvas el–Cüşemî radıyallahu anh, Vedâ haccı’nda Peygamber aleyhisselâm’ı dinlediğini, Allah’a hamd ü senâ edip halka öğüt verdikten sonra Resûlullah’ın şöyle buyurduğunu söylemektedir:
“Ashâbım! Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Vasiyetimi tutunuz. Zira onlar sizin idarenize ve himâyenize verilmişlerdir. Kesin olarak bildiğiniz bir ahlâksızlık yapmadıkları takdirde, onlar üzerinde zorbalık kurmaya hakkınız yoktur. Eğer ahlâk dışı bir hareket yaparlarsa, onları yataklarında yalnız bırakın. Bir yerlerini incitmeyecek şekilde tedip edin. Şayet size itaat ederlerse, artık onlara zarar verecek bir şey yapmayın. Şunu bilin ki, sizin kadınlar üzerinde haklarınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki haklarınız, yatağınızı yabancılardan korumaları, istemediğiniz kimseleri evinize almamalarıdır. Onların sizin üzerinizdeki hakları ise, giyim kuşam ve yeme içme konularında kendilerine iyi imkânlar sağlamanızdır. ”(Tirmizî, Radâ` 11 (III, 467); İbni Mâce, Nikâh, 3 (I, 594).Hz. Ömer (r.a.) eşini sevmediği için boşamak isteyen birisine: “Yazık sana, yuvalar sadece sevgi temeline mi dayanır? Sorumluluk ve fedakarlık duygusu nerede?” diye kızmıştır.

5-Eşler birbirini olgunlaştırmalı, eksiklerini ve kusurlarını gidermelidir.

هُنَّ لِبَاسٌ لَّكُمْ وَأَنتُمْ لِبَاسٌ لَّهُنَّ “…Onlar sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü hükmündesin. (Bakara, 187) Eşler birbirleriyle bütünleşirler. Elbisenin ayıpları örtmesi, soğuk ve sıcaktan koruması gibi, eşlerden her biri diğerinin halini gizleyip örter, namusunu korur, günahlardan muhafaza eder. Aile sırlarını asla bir başkasına anlatmaz, güzellikle, eşiyle konuşarak problemleri halletme yoluna gider.Eşler birbirini olgunlaştırıp, eksiklerini ve kusurlarını giderirken Emir vermek, gözdağı vermek, nutuk çekmeye kalkmak, sorguya çekmek, ben bilirim havasına girmek, yargılamak, suçlamak gibi olumsuz davranışlardan uzak durmalıdırlar.

6-Ailede, sorumluluk, yardımlaşma ve dayanışma güçlü olmalıdır.
Efendimiz (s.a.v.)’in aile fertlerinin sorumluluklarını anlatan birçok hadisi vardır. “Sizin en hayırlınız ailesine en hayırlı olanınızdır.” (İbni Mace,Sünen, Nikah 50) “Kişi, Allah rızasını düşünerek aile fertleri için bir harcama yaparsa sadaka sevabı elde etmiş olur.” (Nevevi, Riyazu’s-Salihin, Hadis no: 292) “Kişiye, idaresi altındakilere bakmayıp ihmal etmesi günah olarak yeter.” (Nevevi, Riyazu’s-Salihin, Hadis no: 293) عن مُعَاويَةَ بنِ حَيْدةَ رضي اللَّه عنه قال : قلتُ : يا رسول اللَّه ما حَقُّ زَوْجَةِ أَحَدنَا عَلَيْهِ ؟ قال : « أَن تُطْعمَها إِذَا طَعِمْتَ ، وتَكْسُوهَا إِذَا اكْتَسيْتَ ولا تَضْربِ الْوَجهَ، وَلا تُقَبِّحْ ، ولا تَهْجُرْ إِلاَّ في الْبَيْتِ ».
Muâviye İbni Hayde radıyallahu anh şöyle dedi: Yâ Resûlallah! Kadınlarımızın bizim üzerimizdeki hakkı nedir? diye sordum. Şöyle buyurdu: ”Yediğiniz ölçüde yedirmek, giydiğiniz seviyede giydirmek, yüzlerine vurmamak, yaptıkları işin ve kendilerinin çirkin olduğunu söylememek, onları yataklarında yalnız bırakmak gerekirse, bu işi sadece evde yapmaktır. ”(Ebû Dâvûd, Nikah, 42 (II, 606); İbni Mâce, Nikâh, 3 (I,593-594)
.أَكْمَلُ المُؤْمنين إِيمَاناً أَحْسنُهُمْ خُلُقاً ، وَخِياركُمْ خيارُكم لِنِسَائِهِم
“Mü’minlerin îmân bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır. ”(Tirmizî, Radâ`, 11 (III, 466); İbni Mâce, Nikâh, 50 (I, 636).
« لاَ تَضْربُوا إِمَاءَ اللَّهِ » فَجاءَ عُمَرُ رضي اللَّه عنه إلى رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم، فَقَالَ : ذَئِرْنَ النِّساءُ عَلَى أَزْواجهنَّ ، فَرَخَّصَ في ضَرْبهِنَّ فَأَطاف بِآلِ رسولِ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم نِساءٌ كَثِيرٌ يَشْكونَ أَزْواجهُنَّ ، فقال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « لَقَدْ أَطَافَ بآلِ بَيْت مُحمَّدٍ نِساءٌ كَثيرِ يشْكُونَ أَزْوَاجَهُنَّ لَيْسَ أُولِئك بخيارِكُمْ »
Aile içinde en önemli sorumluluk çocukların eğitimidir. “Kişinin çocuğunu eğitmesi sadaka vermesinden daha üstün bir ibadettir.”(Tirmizi, Birr, 33)
Ailenin her bir ferdi, aile birliğini koruma ve kollama, üzerine düşen sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirme ve aile menfaatlerine öncelik verme hususlarından sorumlu bulunmaktadırlar.
Peygamber Efendimiz kızı Fatıma ile evlenmek isteyen Hz. Ali’ye buyuruyor ki, “Fatıma ile iyi geçinmek şartıyla o senindir”.
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
(Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! Derler. (Furkân suresi 74. ayet)Biz Müslümanlar hem bu dünyada hem ahirette saadet istiyorsak, ailemize sahip çıkmak zorundayız. Aile içi problemler ancak İslam’ın emirlerine uymakla en aza indirilebilir. Efendimiz (sav)in ailesi bize en güzel örnektir. Yüce Rabbim bizlere iki cihanda saadet nasip etsin.

Konuyla Alakalı Bazı Ayetler


وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
"Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır." (Rûm, 30/21) ِ
وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُو “Onlarla iyi geçinin.” (Nisa, 4/19)

Konuyla Alakalı Bazı Hadisler

جاء ثلاث رهط إلى بيوت أزواج النبي صلى الله عليه وسلم، يسألون عن عبادة النبي صلى الله عليه وسلم، فلما أخبروا كأنهم تقالوها، فقالوا: أين نحن من النبي صلى الله عليه وسلم؟ قد غفر الله له ما تقدم من ذنبه وما تأخر، قال أحدهم: أما أنا فإني أصلي الليل أبدا، وقال آخر: أنا أصوم الدهر ولا أفطر، وقال آخر: أنا أعتزل النساء فلا أتزوج أبدا، فجاء رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: (أنتم الذين قلتم كذا وكذا؟ أما والله أتي لأخشاكم لله وأتقاكم له، لكني أصوم وأفطر، وأصلي وأرقد، وأتزوج النساء، فمن رغب عن سنتي فليس مني).
Üç kişilik bir heyet, Resulullah'ın yanına gelerek, onun ibadetini sordular. Kendilerine Allah Resulü'nün ibadeti hakkında bilgi verilince, -Onun ibadetini az bulacaklar ki şöyle dediler: "Resulullah ile biz bir olabilir miyiz! Onun geçmişteki ve gelecekteki günâhlârı bağışlanmıştır. İçlerinden biri tüm geceyi namaz kılmakla geçireceğini, diğeri devamlı oruç tutacağını ve üçüncüsü de kadınlara yaklaşmayacağını ifade ettiler." Daha sonra Resulullah (s.a.s.) bu durumu öğrenince onları çağırıp şöyle buyurdu: "Allah'a yemin olsun ki ben sizin Allah'tan en çok korkanınız ve O'ndan en fazla sakınanız; fakat zaman zaman oruç tutar ve iftar ederim; namaz kılar ve uzanıp yatarak istirahatta bulunurum; kadınlarla da evlenirim. Benim sünnetimden yüz çeviren benden (benim ümmetimden) değildir." (Buhari, Nikâh, VI, 116)
يا معشر الشباب من استطاع منكم الباءة فليتزوج، ومن لم يستطع فعليه بالصوم فإنه له وجاء
"Ey gençler, sizden evlenmeye gücü yeten kimse hemen evlensin; zira evlilik gözü haramdan en iyi koruyan ve tenasül uzvunun en sağlam kalesidir. Evlenmeye imkânı olmayan ise oruç tutsun; zira oruç şehveti kırmaktadır.(Buhâri, Nikâh, 2-3 (VI, 117); Müslim, Nikâh, 1 (II, 1018ك
اسْتوْصُوا بِالنِّساءِ خيْراً ، فإِنَّ المرْأَةَ خُلِقَتْ مِنْ ضِلَعٍ ، وَإِنَّ أَعْوجَ ما في الضِّلعِ أَعْلاهُ ، فَإِنْ ذَهبتَ تُقِيمُهُ كَسرْتَهُ ، وإِنْ تركتَهُ ، لمْ يزلْ أَعوجَ ،فاستوْصُوا بِالنِّسَاءِ ». وفي رواية في الصحيحين:« المرْأَةُ كالضلعِ إِنْ أَقَمْتَها كسرْتَهَا ، وإِنِ استَمتعْت بِهَا،اسْتَمتعْت وفِيها عَوجٌ » . وفي رواية لمسلمٍ : « إِنَّ المرْأَةَ خُلِقتْ مِن ضِلَعٍ ، لَنْ تَسْتقِيمَ لكَ علَى طريقةٍ ، فَإِنْ استمتعْت بِهَا ، اسْتَمتَعْتَ بِهَا وفِيها عَوجٌ ، وإِنْ ذَهَبْتَ تُقيمُها كسرتَهَا ، وَكَسْرُهَا طلاقُها “Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum; vasiyetimi tutunuz. Zira kadın kısmı kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri yeri üst tarafıdır. Eğri kemiği doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline bırakırsan, yine eğri kalır. Öyleyse kadınlar hakkındaki tavsiyemi tutunuz. ”(Buhârî, Nikâh, 80 (VI, 145); Müslim, Radâ’, 60 (II, 1091).
عن عبد اللَّه بن زَمْعَةَ رضي اللَّهُ عنه ، أَنه سمعَ النبيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يخْطُبُ ، وذكَر النَّاقَةَ والَّذِى عقَرهَا ، فقال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « إِذِ انْبعث أَشْقَاهَا » انْبعثَ لَها رَجُلٌ عزِيزٌ، عارِمٌ منِيعٌ في رهْطِهِ » ثُمَّ ذكَرَ النِّساءَ ، فَوعظَ فِيهنَّ ، فَقالَ : « يعْمِدُ أَحَدكُمْ فيجْلِدُ امْرأَتَهُ جلْد الْعَبْدِ فلَعلَّهُ يُضاجعُهَا مِنْ آخِر يومِهِ » ثُمَّ وَعَظهُمْ في ضحكهِمْ مِن الضَّرْطَةِ وقال : «لِمَ يضحكُ أَحَدَكُمْ مِمَّا يفعلُ ؟ ».Abdullah İbni Zem`a radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm’ı birgün hutbe okurken dinledi. Kadınlardan bahsetti. Onlar hakkında nasihat ederek şöyle buyurdu:“Sizden biriniz karısını köleyi döver gibi dövmeye kalkışıyor. Belki de o akşam onunla aynı yatakta yatacaktır.”(Buhârî,Tefsîrusûre(91)1 (VI, 83); Müslim, Cennet, 49 (III, 219
عن عَمْرو بنِ الأَحْوَصِ الجُشميِّ رضي اللَّه عنه أَنَّهُ سمِعَ النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم في حَجِّةِ الْوَداع يقُولُ بعد أَنْ حَمِدَ اللَّه تعالى ، وَأَثنَى علَيْهِ وذكَّر ووعظَ ، ثُمَّ قال: « أَلا واسْتَوْصوا بِالنِّساءِ خَيْراً ، فَإِنَّمَا هُنَّ عَوانٍ عَنْدَكُمْ لَيْس تمْلكُونَ مِنْهُنَّ شَيْئاً غيْرَ ذلِكَ إِلاَّ أَنْ يأْتِينَ بِفَاحشةٍ مُبيِّنةٍ ، فإِنْ فَعلْنَ فَاهْجُروهُنَّ في المضَاجعِ ، واضْربُوهنَّ ضَرْباً غيْر مُبرِّحٍ ، فإِنْ أَطعنَكُمْ فَلا تبْغُوا عَلَيْهِنَّ سبيلا ، أَلا إِنَّ لَكُمْ عَلَى نِسائِكُمْ حَقًّا ، ولِنِسائِكُمْ عَلَيْكُمْ حقًّا، فَحَقُّكُمْ عَلَيْهنَّ أَن لا يُوطِئْنَ فُرُشكمْ منْ تَكْرهونَ ، وَلا يأْذَنَّ في بُيُوتكمْ لِمن تكْرهونَ ، أَلا وحقُّهُنَّ عَلَيْكُمْ أَن تُحْسنُوا إِليْهنَّ في كِسْوتِهِنَّ وَطعامهنَّ».
Amr İbni Ahvas el–Cüşemî radıyallahu anh, Vedâ haccı’nda Peygamber aleyhisselâm’ı dinlediğini, Allah’a hamd ü senâ edip halka öğüt verdikten sonra Resûlullah’ın şöyle buyurduğunu söylemektedir:
“Ashâbım! Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Vasiyetimi tutunuz. Zira onlar sizin idarenize ve himâyenize verilmişlerdir. Kesin olarak bildiğiniz bir ahlâksızlık yapmadıkları takdirde, onlar üzerinde zorbalık kurmaya hakkınız yoktur. Eğer ahlâk dışı bir hareket yaparlarsa, onları yataklarında yalnız bırakın. Bir yerlerini incitmeyecek şekilde tedip edin. Şayet size itaat ederlerse, artık onlara zarar verecek bir şey yapmayın. Şunu bilin ki, sizin kadınlar üzerinde haklarınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki haklarınız, yatağınızı yabancılardan korumaları, istemediğiniz kimseleri evinize almamalarıdır. Onların sizin üzerinizdeki hakları ise, giyim kuşam ve yeme içme konularında kendilerine iyi imkânlar sağlamanızdır. ”(Tirmizî, Radâ` 11 (III, 467); İbni Mâce, Nikâh, 3 (I, 594).
عن مُعَاويَةَ بنِ حَيْدةَ رضي اللَّه عنه قال : قلتُ : يا رسول اللَّه ما حَقُّ زَوْجَةِ أَحَدنَا عَلَيْهِ ؟ قال : « أَن تُطْعمَها إِذَا طَعِمْتَ ، وتَكْسُوهَا إِذَا اكْتَسيْتَ ولا تَضْربِ الْوَجهَ، وَلا تُقَبِّحْ ، ولا تَهْجُرْ إِلاَّ في الْبَيْتِ ».
Muâviye İbni Hayde radıyallahu anh şöyle dedi: Yâ Resûlallah! Kadınlarımızın bizim üzerimizdeki hakkı nedir? diye sordum. Şöyle buyurdu: ”Yediğiniz ölçüde yedirmek, giydiğiniz seviyede giydirmek, yüzlerine vurmamak, yaptıkları işin ve kendilerinin çirkin olduğunu söylememek, onları yataklarında yalnız bırakmak gerekirse, bu işi sadece evde yapmaktır. ”(13) (13) Ebû Dâvûd, Nikah, 42 (II, 606); İbni Mâce, Nikâh, 3 (I, 593-594).
أَكْمَلُ المُؤْمنين إِيمَاناً أَحْسنُهُمْ خُلُقاً ، وَخِياركُمْ خيارُكم لِنِسَائِهِم
“Mü’minlerin îmân bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır. ”(14) 14) Tirmizî, Radâ`, 11 (III, 466); İbni Mâce, Nikâh, 50 (I, 636).
« لاَ تَضْربُوا إِمَاءَ اللَّهِ » فَجاءَ عُمَرُ رضي اللَّه عنه إلى رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم، فَقَالَ : ذَئِرْنَ النِّساءُ عَلَى أَزْواجهنَّ ، فَرَخَّصَ في ضَرْبهِنَّ فَأَطاف بِآلِ رسولِ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم نِساءٌ كَثِيرٌ يَشْكونَ أَزْواجهُنَّ ، فقال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « لَقَدْ أَطَافَ بآلِ بَيْت مُحمَّدٍ نِساءٌ كَثيرِ يشْكُونَ أَزْوَاجَهُنَّ لَيْسَ أُولِئك بخيارِكُمْ »
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Kadınları dövmeyiniz” buyurmuştu.
Hz. Ömer Peygamber aleyhisselâm’ın huzuruna çıkarak:
– Kadınlar kocalarını dinlemez oldular, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber kadınların dövülmesine izin verdi.
Bu defa birçok kadın Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına gelerek kocalarını şikâyete başladılar.
Bunun üzerine Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
–”Birçok kadın Muhammed ailesine gelerek kocalarını şikâyet ediyorlar. Kadınlarını döven o kimseler, sizin hayırlınız değildir. ”(15) (15) Ebû Dâvûd, Nikâh, 43 (II, 608); İbni Mâce, Nikâh, 51 (I, 638-639).
الدُّنْيَا مَتَاعٌ ، وَخَيْرُ مَتاعهَا المَرْأَةُ الصَّالحةُ
“Dünya geçici bir faydadan ibarettir. Onun fayda sağlayan en hayırlı varlığı dindar kadındır. ”(16) (16) Müslim, Radâ`, 64 (II, 1090); Nesâî, Nikâh, 15 (VI, 69); İbni Mâce, Nikâh, 5 (I, 596).
لا يَحلُّ لامْرَأَةٍ أَنْ تَصُومَ وَزَوْجُهَا شَاهِدٌ إِلا بِإِذْنِهِ ، وَلا تَأْذَنْ في بَيْتِهِ إِلاَّ بِإِذنِهِ
“Bir kadın kocası yanındayken onun izni olmadan oruç tutamaz. Kocasının izni olmadan bir kimseyi evine alamaz. ”(17) 17) Buhârî, Nikâh, 84, 86 (VI, 150); Müslim, Zekât, 84 (I, 711).
إِذَا دعا الرَّجُلُ زَوْجتَهُ لِحَاجتِهِ فَلْتَأْتِهِ وإِنْ كَانَتْ عَلَى التَّنُّور
“Bir koca karısına ihtiyaç duyup da onu yanına çağırdığında, kadın ocak başında bile olsa, hemen kocasının yanına gelsin. ”(18) (18)Tirmizî, Radâ`, 10 (III, 465).
دِينَارٌ أَنْفَقْتَهُ في سبيلِ اللَّه ، وَدِينَارٌ أَنْفَقتَهُ في رقَبَةٍ ، ودِينَارٌ تصدَّقْتَ بِهِ عَلَى مِسْكِينٍ، وَدِينَارٌ أَنْفقْتَهُ علَى أَهْلِكَ ، أَعْظمُهَا أَجْراً الَّذي أَنْفَقْتَهُ علَى أَهْلِكَ “Allah yolunda (cihâd edilmesi için) sarfettiğin para, köle âzâd etmek için harcadığın para, fakire sadaka verdiğin para ve bir de aile fertlerinin ihtiyaçları için harcadığın para var ya! İşte bunların içinde sana en çok sevap kazandıracak olanı, ailen için harcadığın paradır.(Müslim, Zekât, 39 (I, 692).
عن أُمِّ سلَمَةَ رضي اللَّهُ عنها قَالَتْ : قلتُ يا رسولَ اللَّهِ ، هَلْ لي أَجْرٌ في بني أبي سلَمةَ أَنْ أُنْفِقَ علَيْهِمْ ، وَلَسْتُ بتَارِكَتِهمْ هَكَذَا وهَكَذَا ، إِنَّما هُمْ بنِيَّ ؟ فقال : « نَعَمْ لَكِ أَجْرُ ما أَنْفَقْتِ علَيهِم
– Ey Allah’ın Resûlü! (Eski kocam) Ebû Seleme’nin çocuklarına para harcamak bana sevap kazandırır mı? Onları öyle muhtaç durumda bırakacak değilim ya! Onlar benim kendi çocuklarımdır, diye sordum.
Resûlullah şöyle buyurdu:
“Evet, onlara yaptığın harcamanın sevabı senindir. ”(Buhârî, Nefekât, 14 (VI, 194); Müslim, Zekât, 47 (I, 695)

Yararlanılabilecek Bazı Kaynaklar
-Nevevi, Riyazu’s-Salihin, Terceme ve şerhi: Trc., Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir ve diğerleri, Erkam Yay., İst.,II/241, 315-338, 339-357, 378-392, 553;
-Diyanet İslam İlmihali, 109, 398, 402;
-T.D.V. (İSAM) İLMİHAL II/198 vd.,217-223,518-520;
-M. Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s- Sahabe, Terc., Ahmet Meylani, Divan Yay., İst., III/288-336;
-Gazali, Kimya-i Saadet, Terc. Ali Arslan, Arslan Yay., İst.,s., 190-207;
-İslami İlimler Araştırma Vakfı, Hz. Peygamber ve Aile Hayatı;
-Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Örnekleriyle İslam Ahlakı;
-Doç. Dr. İsmail Karagöz, Aile ve Gençlik (T.D.V.);
-Ali Fikri Yavuz, İslam’da Evlilik ve Aile Hukuku;
-Abdullah Aydın-Salih Uçan, İslam’da Evlilik ve Mahremiyetleri;
-M. Necati Bursalı, İslam’da Kadın ve Evlilik;
-Ali Eren, İslam’da Evlilik ve Aile Eğitimi;
-Mehmet Paksu, Kadın, Evlilik ve Aile.






Resmi Büyütmek İçin Tıklayınız