22 Ekim 2008 Çarşamba

HZ. ADEM (a.s.)

Allah’ın insanlara örnek ve rehber olması için peygamberler gönderdiğine iman etmek, imanın altı esasından biridir. Yüce Allah Peygamberlerine iman edilmesini emretmektedir.
“Ey iman edenler! Allah’a peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin” ( Nisa 4, 130) buyurmaktadır.

ADEM ALEYHİSSELLAM KİMDİR?
Âdem kelimesi sözlükte; Allah’ın yarattığı ilk insan insanların ilk atası anlamına gelmektedir. Kuranı kerimde bildirildiği üzere Âdem (a.s) hayatı hem ilk insan olması hem de ilk peygamber olması sebebiyle insanoğlu için ayrı bir önem arz etmektedir. Kur’anı Kerim bunu bize bildirmektedir. İnanan insanlar olarak bizler de insanların ilk atası olarak Hz. Âdem’i kabul etmekteyiz. İlk insan ve ilk peygamber hakkındaki bu bilgiler, günümüzde evrim teorisi olarak bilinen, insanoğlunun atalarını maymunlara kadar dayandırıp insanı maymunların evrimleşmiş hali olarak gösteren bu safsataları çürütmektedir.

ADEM ALEYHİSSELLAMIN YARATILIŞI
Âdem a.s. hakkında Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır.”Şüphesiz Allah tarafından İsa’nın durumu Âdem’in durumu gibidir”.
“Allah Onu (Âdemi) topraktan yarattı. Sonra ona ol! Dedi. O’da oluverdi. ( Al-i İmran ,59)
“Hani Rabbin meleklere; muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım! Demişti.
Onlar ( Melekler) de Biz seni hamdinle tesbih ve takdis edip dururken, orada bozgunculuk edecek, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın? Demişlerdi.
Allah (da); Sizin bilmeyeceğinizi, her halde ben bilirim! Buyurmuştu” (Bakara 30)
“O halde ben onun yaratılışını bitirdiğim, onu ruhundan üfürdüğüm zaman, siz hemen ona secdeye kapanınız! ( Hicr; 29, Sad; 73)
Müfessirler Hz. Adem ve onun soyunun diğer birçok varlıktan daha üstün ve değerli sayılmasının temelinde Allah’ın onlara verdiği bilgi gücünün bulunduğu söylemektedir. Nitekim, Kur’an’da meleklerin insanoğlunu yeryüzünde fesat çıkaran ve kan döken varlık olarak nitelendirmeleri üzerine Allah’ın Âdem’e bütün isimleri öğrettikten sonra bunları meleklere sorduğu onlar bilemeyince Adem’e Ey Adem, onlara eşyanın isimlerini bildir! Dediği ve Âdem’in (a.s) isimleri onlara bildirdiği açıklanmıştır. ( Bakara 30;33) Böylece ilimde Adem’in (a.s)meleklerden üstün kılındığı belirtilmektedir. Bu üstünlüğü binaen Allah Adem’i (a.s)meleklerin saygısına layık kılmış ve meleklere ona secde etmelerini emretmiştir.
Diğer bir görüşe göre meleklere verilen secde emri bir imtihan vesilesidir. Melekler burada Allah’ın emrine muvafakat ve itaat ile imtihan olmuşlardır. Bu sınavı şeytan kaybetmiş ve Adem a.s. ‘a secde etmeyerek Allah’a karşı gelmiştir.
“ Hani meleklere: Âdem’e (a.s) secde ediniz, demiştik de İblisten başkası, hemen secde etmişlerdi. ( Bakara ;34)
“Fakat İblis bu secde edenlerle beraber olmaktan kaçınarak dayattı”( Araf,11 Bakara ,34)
“Kibirlenmek istedi, (zaten de) o kafirlerdendi .( Bakara .34)
“……….Cinden olduğu için, Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı.” ( Kehf,50)
“ Allah : Ey İblis sen ne diye secde edenlerle beraber olmadın?! ( Hicr,32)
“ İki elimle yarattığıma, secde etmenden seni hangi şey men etti? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yücelerden mi oldun? ( Sad, 75)
“Sana emrettiğim zaman, ona secde etmemeni gerektiren, seni secde etmekten men eden sebep ne idi? diye sordu” (Araf 12)
“İblis: Ben kuru bir çamurdan, suretlenmiş bir balçıktan, yarattığın beşer için secde edeyim diye var olmadım” ( Hicr 33)
“Ben Ondan ( Adem’den) hayırlıyım”
Çünkü, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın” (Araf : 12)
“Benden şerefli kıldığın bu (Adem) de kim oluyormuş? Haber ver bana dedi. (İsra: 62)
“Allah: Hemen in oradan!
“Artık senin orada kibirlenmen, kafa tutman sana yaraşmaz” Araf : 13
“Hemen çık git burada” Hicr :34
“Çünkü sen artık kovulmuşsundur!”( Hicr,34)
“Çünkü artık sen taşlanan (ilahi rahmetten kovulan) bir melunsun” ( Hicr 35)
“ İblis: Ey Rabbim![1] Öyle ise bana[2] insanların tekrar diriltilecekleri[3] kabirlerinden kalkacakları[4] dirilip kaldırılacakları [5]güne kadar bana mühlet ver! Dedi.”[6]
“Şu benden üstün kıldığına bir bak, yemin ederim ki, eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında Âdem’in (a.s) neslini kendime bağlarım” dedi. 8İsra 62)
Allah buyurdu: “Git! Onlardan kim sana uyarsa iyi bilin ki hepinizin cezası cehennemdir. Tam bir ceza” ( İsra 63)
“Onlardan gücünün yettiği kimseleri davetinle şaşırt: süvarilerinle, yayalarınla, onları yaygaraya boğ, mallarına evlatlarına ortak ol, kendilerine vaatlerde bulun. Şeytan insanlara, aldatmadan başka bir şey vaat etmez” (İsra 65)
“Şurası muhakkak ki, benim ihlâslı kullarım üzerinde senin hiçbir ağırlığın olmayacaktır. Onları koruyucu olarak Rabbin yeter” (İsra 65)
Ayetlerden de anlaşıldığı üzere şeytan kibirlenerek, böbürlenerek, kendisini Âdem’den üstün görerek itaatsizlik etmiş ve Allah tarafından kovulmuştur. Buna da hazmedemeyen şeytan Adem’in (a.s) soyunu yoldan çıkartmak için, şaşırtmak için Allah’dan ahirete kadar mühlet istemiş ve bu günde Adem’in 21 yy evlatlarını yoldan çıkartmak için çalışmaktadır.
“And olsun ki, onların önlerinden arkalarından, sağlarından, sollarından, kendilerine geleceğim. Sen de onların çoğunu, şükredici bulmayacaksın” dedi. ( Araf 17)
İblis bin bir hile ile her an bize yaklaşmaya çalışmaktadır. Biz ihlâslı samimi olduğumuz, Allah rızasını unutmadığımız, abid, zahid, mücahid kullardan olduğumuz müddetçe şeytanın tuzaklarından kurtulabiliriz. Gaflete düştüğümüz zamanlarda Allaha tövbe ederek arınmış kullarından olabiliriz.



ADEM ve HAVVA’NIN CENNETTEN ÇIKARILMASI

Allah Adem’i ve zevcesi Havva’yı yarattıktan sonra şöyle buyurdu:
“ Ey Adem! Sen zevcenle birlikte cennette yerleş de, ikiniz de ondan ( cennetin yiyeceklerinden dilediğiniz yerden) bol bol yiyiniz!
“Ancak şu ağaca yaklaşmayınız!”
“Yoksa ikiniz de kendilerine yazık etmişlerden olursunuz. Ey Adem, hiç şüphesiz, bu İblis senin de, zevcenin de düşmanıdır. Bundan dolayı o sakın sizi cennetten çıkarmasın! Sonra zahmete düşersin” ( Taha 117)
Hz. Adem ve Havva şeytanın tuzağına düştüler ve meyveden yediler. Ağacın meyvesinden tadar tatmaz çirkin yerleri açıldı ve üzerlerine, cennet yapraklarından üst üste yamayıp örtmeye başladılar. [7] Adem a.s. Allah’a çok tevbe etti ve Allah tevbesini kabul buyurarak Adem ve Havva’yı cennetten çıkararak yeryüzüne indirdi. Bu olaydan ibretle, ebedi mutluluk yurduna dönmek ve orada eşi bulunmaz nimetlere mazhar olmak isteyenler, Allah’ın uyarılarını ve ona ezelde verdikleri sözü unutmamalı, şeytana ve nefse uymamalıdır.
Nasıl ki; cennette yasağın çiğnenmesi, emre uyulmaması nasıl insanlığın atasını oradan çıkardı, nimetlerle külfetlerin, acı ile tatlının, mutlulukla mutsuzluğun yan yana bulunduğu imtihan dünyasına indirdiyse bu dünyada ilahi emirlerin ve yasakların çiğnenmesi de imtihanı kaybettirecek ve onun ebedi mutluluk yoluna dönmesine engel olacaktır. [8]
Tarih kitaplarına göre Hz. Adem yeryüzünde Hindistan’a veya Seylan adasına Hz. Havva da Cidde’ye indirilmiştir. Allah Adem a.s. cennetten çıkardığı zaman, ona her şeyi yapma sanatı öğretmiştir. [9] Hz. Adem (a.s) Rabbinden birtakım ilhamlar alarak tevbe etmişti.[10] Bu ilhamlar onu ikaz ve irşad mahiyetinde tavsiyelerdir. İbn Mesud’a göre namazlara başlarken okuduğumuz “subhaneke” Hz. Adem a.s tarafından o zaman söylenmiş bir tesbih ve duadır.
İslam dininde insanoğlu yanlışlarından, günahlarından tövbe ederek arınır. Günahlardan dönmek, günah işlemeyi her bakımdan bırakmak demek olan tövbe, şeriat dilinde yerilen işleri, işlemekten, övülen işleri işlemeye dönmek demektir.[11] Kur’anı Kerimde Allah “Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe ediniz ki, korktuğunuzdan emin , umduğunuza nail olasınız.! “ buyrulmaktadır.
Hz. Adem de hatasından kurtulmak için çok tövbe etmiş ve Allah’da tövbesini kabul etmiştir.
- Hristiyan inancına göre Hz. Adem’in işlediği bu günahtan ötürü her ferd günahkar olarak doğar, o nedenle yeni doğan çocukları vaftiz ederek manevi bir temizlik yaparlar. Oysaki bizim inancımıza göre, herkes kendinden mesuldür. Birinin günahı diğer insanlara yüklenemez. Suç ve günah şahsidir.









KÂBE’NİN İNŞAASI

Allah Hz. Âdeme Kabeyi inşaa etmesi ve orayı tavaf etmesi emrini verir. Hz. Adem Kabe’yi inşa eder. Cebrail a.s. Adem a.s. ‘a halkın bugün yapmakta oldukları Hac amellerinin hepsini öğretir ve Hz. Adem (a.s) ilk hacı olur. Hz. Havva ile yeryüzüne indikten sonra Arafat’ta buluşurlar. Bu buluşmanın mahiyeti hakkında farklı rivayetler bulunmaktadır.
Adem a.s.’ın ilk evlatları Kabil ile ikiz kız kardeşi Lübüz idi. Daha sonra Habil ve ikiz kız kardeşi İklima doğdu. Adem a.s dan ve Hz. Havva’dan her batında bir erkek diğeri kız olmak üzere yirmi batında ikiz 40 çocuk dünyaya geldi. Yüce Allah birinci batında doğanla, ikinci batında doğanların evlenmesini emretti. Kendi ikiz kardeşleri dışındaki diğer kızlardan biriyle evlenerek dünya neslinin çoğalması sağlanmış oldu.
Hz. Adem’in çocuklarından Kabil, böbürlenerek, kibirlenerek, kıskanarak kardeşi Habil’den üstün olduğunu düşünerek yeryüzünde ilk bozgunculuğu çıkardı ve kardeşi Habil’i öldürdü. Bu dünyada işlenen ilk cinayet ve akıtılan ilk kan idi. Kabil yoldan çıkarak, Hakka karşı gelerek, batılın ilk temsilcisi olarak tarih sahnesine geçti. Habil ise kuvvetin değil, Hakkın üstünlüğünü gösteren, Hakka olan bağlılığını canıyla ödeyerek ortaya koyan, Hakkın temsilcisi olarak tarih sahnesine geçti. O gün bugündür. Hakkı üstün tutan ve batılı üstün tutan Kabil ve Habillerin mücadelesi devam etmektedir.
İşte peygamberlerde bu Hak ve batıl mücadelesinde insanları uyarıcı ve yol gösterici olarak gönderilmişlerdir. İnsanoğlunu Hakka çağırmışlar inananları cennetle müjdelemiş, kâfirleri ceza günü ve cehennemle uyarmışlardır.
Allah-u Teala yeryüzünde bir halife yaratacağım buyurmuş ve bu görevi Hz. Âdem’den ahiret’te kadar bütün insanoğlunun boynuna yüklemiştir. Adem’in ve insanlığın halifeliği Allah’ın mülkü bulunan yeryüzünde onun iradesine uygun yaşamak ve talimatı doğrultusunda tasarrufta bulunmaktan ibarettir.
İnsanların Allah’a kul olsunlar diye yaratıldıklarını ifade eden ayetle ( Zariyat 51 -56) halifeler olarak yaratıldıklarını ifade eden ayetler aynı gerçeği anlatmaktadır. İnsanoğlu Allah’a kul olsun diye yaratılmış, yeryüzünde çeşitli nimetler de bu maksadı gerçekleştirsin diye ona tahsis edilmiştir. [12]
İnsanoğlu kendisine verilen imkân ve nimetlerin Allah’ın mülkü olduğunu, bir amaca ve şarta bağlı olarak kendisine emanet edildiğini, bunlar üzerinde sahibinin irade ve rızasına uygun bir şekilde tasarruf etmekle yükümlü bulunduğunu bilecek ve bu şuur içinde davranacaktır. Meleklerden farklı olarak insanoğlu bu hilafeti gerçekleştirecek kabiliyette yaratılmış olup fıtratını bozmadığı takdirde bu vazifesini başarabilecektir.[13]
Allah’ın insana bahşettiği irade melekesi ile ya Allah’a iyi bir kul olacak, iki dünya saadetine kavuşacak ya da bu imtihanı kaybederek hüsrana uğrayacaktır.
Âdem a.s. da peygamberlerin ilki olarak çocuklarını bu mücadelede uyarmaya çalışmış ve kendisine yirmi bir sahife indirilmiştir. Cebrail a.s. Âdem a.s.’a yazı yazmayı öğrettiği için Adem sahifeleri kendi el yazısı ile yazmıştır. [14]
Âdem a.s.’ın bin yıl yaşadığı ve bin yaşında öldüğü kabrinin Hindistan, Mekke’de Ebu Kubeys dağında, Kudüs’te olduğu rivayetleri bulunmaktadır.[15]
Allah ahiret’te ilk atamız Hz. Adem (a.s) şefaatine nail eylesin! Âmin!
[1] Hicr 36
[2] Araf 14
[3] Sad 79)
[4] Hicr 36
[5] Araf 14
[6] Araf 14
[7] Araf 22 -23
[8] Kur’an yolu Tefsiri ( c 1 ,s 48)
[9] Taber tarih ( c 1 ,s 60)
[10] Bakara 37
[11] Seyyid Tarifat s.48
[12] Kur’an yolu Tefsiri ( c ,I, s 42)
[13] Kur’an yolu Tefsiri (c,I, s 42)
[14] Taberi Tarih ( c, I, s 75)
[15] İbn Esir –Kamil c 1, s 52, Peygamberler Tarihi M. Asım Köksal