22 Ekim 2008 Çarşamba

RAMAZAN AYI GİRERKEN

RAMAZAN AYI GİRERKEN
“Büyük ve mübarek bir ayın gölgesi üzerimize düştü.”

صحيح ابن خزيمة - (ج 7 / ص 115)
عن سلمان قال : خطبنا رسول الله صلى الله عليه وسلم في آخر يوم من شعبان فقال : « أيها الناس قد أظلكم شهر عظيم ، شهر مبارك ، شهر فيه ليلة خير من ألف شهر…… ،…. جعل الله صيامه فريضة ، وقيام ليله تطوعا ، من تقرب فيه بخصلة من الخير ، كان كمن أدى فريضة فيما سواه ، ومن أدى فيه فريضة كان كمن أدى سبعين فريضة فيما سواه ،… وهو شهر الصبر ، والصبر ثوابه الجنة ،وشهر المواساة ، وشهر يزداد فيه رزق المؤمن من فطر فيه صائما كان مغفرةً لذنوبه وعتقَ رقبته من النار ، وكان له مثلُ أجره من غير أن ينتقص من أجره شيء » …قالوا : ليس كلُنا نجد ما يفطر الصائم ، فقال : « يعطي الله هذا الثواب من فطر صائما على تمرة ، أو شَربةِ ماءٍ ، أو مُذقَة لَبَنٍ ، وهو شهرٌ أوله رحمة ، وأوسطه مغفرة ، وآخره عتق من النار ، ومن أشبع فيه صائما سقاه الله من حوضي شربة لا يظمأ حتى يدخل الجنة ... من خفف عن مملوكه غفر الله له ، وأعتقه من النار ،

İbn Huzeyme, Selman-ı Farisi’nin şöyle dediğini nakletmektedir: “Resulullah (s.a.v.) Şaban ayının son günü bize bir hutbe irad etti ve şöyle buyurdu:
“Ey Müslümanlar! Büyük ve mübarek bir ayın gölgesi üzerimize düştü. Bu, içinde bin aydan daha hayırlı Kadir gecesinin bulunduğu aydır. Bu ay, Allah Teala’nın, gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde teravihi nafile ibadet kıldığı mübarek bir aydır.”
Bu ayda kim hayır işlerse, başka zamanlarda bir farzı yerine getiren kimse gibi sevap kazanır. Bir farzı eda eden de, başka aylarda yetmiş farzı yerine getirmiş gibi sevap alır.
Bu ay sabır ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir.
Bu ay ihsan, yardım ve eşitlik ayıdır.
Bu ay müminin rızkının arttığı bir aydır.
Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, bu onun günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. İftar ettirdiği Müslüman’ın aldığı sevaptan bir şey eksilmeksizin, onun kazandığı sevap kadar da ayrıca sevap kazanır. Ashab-ı Kiramdan bazıları, “Biz hepimiz bir Müslüman’a iftar ettirecek imkâna sahip değiliz” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.): “Allah Teala bu sevabı, bir oruçluyu, bir hurma veya bir yudum su ya da bir içim su ile iftar ettirene de verir.” buyurduktan sonra hutbesine devam etti.
“Bu ayda dört şeyi çok iyi yapınız. Bunların ikisi ile Rabbınızı hoşnut edersiniz. İkisinden de zaten uzak kalamazsınız. Rabbınızı hoşnut edecek iki işiniz; la ilahe illallah diyerek Allah’ın birliğine şahadet etmeniz ve bağışlanma dilemenizdir. Uzak kalamayacağınız öteki iki şeye gelince, onlar da Allah’tan cenneti isteyip cehennemden kurtulmayı dilemenizdir.”
“Kim bir oruçluyu doyuracak olursa, Allah onu benim havuzumdan sulayacak, o da, cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir. Evinde eşine ve çocuklarına güler yüzlü davranan, sokakta-iş yerinde insanlara hoşgörü ve saygılı davranan, Müslümanların işlerini kolaylaştıran ve müminlerin gönüllerini kırmayan, incitmeyenlere Allah da hoşgörülü davranır ve işlerini kolaylaştırır ve sonunda da cehennemden kurtarır.” Evet, Değerli Müminler! Bir ramazan ayı yaklaşırken Allah Rasülü Medinedeki Mescid-i Nebevi’den böyle sesleniyordu ümmetine…
Hayatın içinde Allah’ın bildirdiği çok kıymetli manevi zaman dilimleri vardır. Bunların en kıymetlisi, Kur’an’a göre “bin aydan hayırlı”, Kur’an’ın inmeye başladığı gece olan Kadir gecesidir. Bu gecenin Ramazan ayı içerisinde yer alan gecelerden biri oluşu, Ramazanı on bir ayın sultanı yapmıştır. Şu halde, Ramazan orucu, bir anlamda, Kur’an’ın doğumunun kutlanmasıdır; Ramazan, bu yanıyla “Kur’an ayı”dır. Ayet-i Kerimede; “O Ramazan ayı ki, içinde Kur’an nazil olmuştur,” diye buyrulur. Bu ayda Kur’an’ın doğuşu gibi müminler de manen yeniden doğarlar.
Ramazan Ayı Kur’an Ayıdır.
Rahmet ve mağfiret ayı olan Ramazana “Kur’an ayı” da denilmektedir. Çünkü Allah’ın insanlığa son mesaj olarak gönderdiği Kur’an-ı Kerim Hz Peygambere bu ayda inmeye başlamıştır. Konuyla ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirilmektedir:
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır...” (Bakara, 2/185).
Vahiy Meleği Cebrail(a.s), her yıl Ramazan ayında Sevgili Peygamberimizle buluşur, karşılıklı olarak birbirlerine Kur’an okurlardı. Ramazanda camilerimizde ve evlerimizde okunan mukabele ve Kur’an hatimleri Cebrail ile Peygamberimiz arasında yapılan mukabele uygulamasının bir devamıdır. Bu sevgili Peygamberimizin güzel sünnetlerinden biridir.
Bizim özellikle “Kur’an-ı Kerim’i neden sürekli okumamız istenmiştir?” diye düşünmemiz gereklidir. Kur’an bir hidayet kaynağıdır ve ruhlara şifadır. Manasını bilmesek dahi, sürekli okuduğumuzda Kur’an bize kapılarını açar, onun nuruyla nurlanır, ahlakıyla ahlaklanırız. Bir de manasını anlamaya ve düşünmeye çalışırsak elbette daha iyi olur. Bir de Kur’an’ın istediği gibi yaşayabilirsek aliyyü’l-a’la olur.
Ramazan, yıllık ruh bakımıdır.
Resulullah (s.a.v.)in ifadesiyle “Bedenlerimizin gıdaya ihtiyacı olduğu gibi, ruhlarımızın da gıdaya ihtiyacı vardır.” Ramazan, bir ruh beslenmesidir ki; Bu ayda, insanın hayvanî tarafı; ayartıcı öz benliği, içgüdüleri, şehveti, tutkusu ve dünyevileşme hırsı geriye çekilip; insanî tarafı öne geçer. İnsanın nefsi oruç sayesinde terbiye olur ve manevi dereceler kazanır.
Ramazan, ”bedence küçülüp, ruhca büyüme”nin talim edildiği bir zaman dilimidir. Bunun yanı sıra oruç sadece mideye değil, ele ayağa, göze, kulağa ve kalbe de tutturulmalıdır ki, hikmet yerini bulsun, oruç gereğince tutulsun.
رُبَّ صَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ صِيَامِهِ إَّﻻ الْجُوعُ. وَرُبَّ قَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ قَيَامِهِ إَّﻻ السَّهَرُ.
“Nice oruç tutanlar vardır ki oruçtan onlara kalan sadece açlık ve susuzluktur. Yine nice namaz kılanlar vardır ki, onların da namazından geriye kalan sadece yorgunluktur.” hadisi bu gerçeği vurgulamaktadır. [1] Bakınız orucu emreden ayet; oruçtaki amacı nasıl açıklıyor: yani niçin oruç tutmalıyız sorusunun cevabı bu ayette veriliyor:
لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوﺍ كُتِبَ
“Ey İman Edenler! Sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki, (takvaya sarılır) Allah’tan hakkıyla sakınırsınız. (Bakara,183)
Ramazan manevi eğitim ayıdır.
Oruçla ruhunu yenileyen insan, Ramazan yolculuğunun sonunda, kendisiyle buluşacak, bilişecek, tanışacak ve barışacaktır; Yani ‘silm’e (barışa), teslimiyete ve selamete ulaşacaktır. Kendisiyle barışık olan, hiç kuşkunuz olmasın, Hakikat’le barışık olur. Kendisiyle kavgalı olan ise, başta Allah olmak üzere, hakikatle, doğayla, insanlıkla kavgalı olur.
Unutmayalım ki, toplumda, ülkede ve dünyada barış istemenin ön koşulu; önce kendimizle, akraba ve yakın çevremizle, iş hayatımızdaki arkadaşlarımızla, bizim gibi düşünmeseler de ve bizim gibi inanmasalar da birlikte yaşadığımız toplum kesimleriyle barışık olabilmenin yolu kendimizle barışmaktan geçer. İşte ramazan ayı bu manevi eğitimin yapıldığı aydır.
Oruç insanın iradesini güçlendirdiği, hayatın zor şartlarına hazırladığı gibi, bize fakiri anlamayı, merhameti, paylaşmayı, muhabbeti, sıla-i rahimi öğretir.
Şeytanların zincire vurulduğu Ramazan Ayı her müminin sahip olduğu İslamî ve doğru bilgileri kalbine indirip onları hayata geçirmesi için önemli bir fırsattır.
Ramazan Gecelerinin İhyası Ve Teravih Namazı
Ramazan ayı, Allah’ın kullarına lütfettiği çok mübarek bir aydır. Fakat asıl olan bu kıymetli zaman dilimini gereği gibi ihya etmektir.
Ramazan gecelerinin ihyasıyla ilgili olarak rivayet edilen şu hadis-i şerif dikkat çekicidir:
مَنْ قَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
“Kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek, Ramazanı ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır”[2].
Görüldüğü gibi Ramazan gecelerini ihya etmek, son derece önemlidir. Ramazan gecelerinin ihyasında en verimli ibadet teravih namazıdır. Hz. Peygamber bu namazı kılmış ve ashabına da kılmalarını tavsiye etmiştir. Hz. Ömer döneminden sonra ise teravih namazı İslam’ın bir şiarı haline gelmiş ve Müslümanlar bunu devamlı kılmışlardır. Bu sebeple, mümkün olduğu kadar teravih namazını camide ve cemaatle eda ederek Ramazan gecelerini değerlendirme gayreti içinde olmalıyız. Teravih namazını kılarken de diğer namazlarda olduğu gibi usul ve erkânına riayet ederek acele etmeden kılmalıyız.
Ramazan gecelerinin vazgeçilmesi sahur yemeği de karın doyurmak değil, Efendimizin sünneti olan bir ibadettir. Resulullah (s.a.v.), “Sahur berekettir.” Buyurmuştur. Bu bereket hem gündüz tutulacak oruca yardımcı olmasından, hem de yemek yiyerek sevap elde edilmesinden ileri gelir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in bütün aile fertlerini sahura kaldırdığı bildirilmiştir.
Ayrıca Ramazan ayında gizlenmiş olan kadir gecesine erebilmek maksadıyla her gecenin iyi değerlendirilmesi gerekir. Ramazan gecelerini ihya etmek için başka hayırlı ve güzel ameller de yapılmalıdır. Kur’an okumak, zikir ve tefekkürle meşgul olmak, Hz. Peygamberin hayatını okumak, ilimle meşgul olmak, Ramazan gecelerinde yapılması gereken işlerden olmalıdır. Oruç tutan kişinin, Ramazan gecelerini, gündüzleri tuttuğu orucun sevabını yok edici davranışlardan uzak olarak geçirmesi de, ihya anlamı taşımaktadır. Bu itibarla insan, Ramazanda her bakımdan kendini hesaba çekmeli, kazandığı güzellikleri korumalı, işlediği günahlardan dolayı da tevbe etmelidir. Deyim yerinde ise yeniden doğmak için Ramazanı bir fırsat bilmelidir.
Ramazanda aile bağları güçlenir.
Erkek, gün boyu çalışıp çabalayarak ailenin Ramazan iftarlarını yaptırabildiği için, kadın da uğraşıp, didinip yemek hazırlayabildiği için eşsiz sevaplara nail olurlar. Bunun yanı sıra, birlikte yapılan iftarlar, ailenin bir araya gelmesine yardımcı olur. Sevgi ve muhabbet oluşur. Burada bir hususu belirtmek istiyorum. Bazı kişiler, teravih namazını kılıp kahvehanelere koşmakta, sabahlara kadar buralarda boş vakit geçirmektedirler. Bu ise son derece yanlış olup ibadet ve taatla, aile yuvalarında huzur ve saadet içerisinde geçirilmesi gereken an ve saatlerin heba edilmesinden, boşa harcanmasından başka bir şey değildir.
Ramazan Ve Sosyal Yardımlaşma
لاَ يَشْبَعُ الرَّجُلُ دُونَ جَارِهِ.
“Komşusu aç iken, müminin tok dolaşması yakışık almaz”[3] anlamındaki hadis, sosyal dayanışma duygusunu en çarpıcı bir biçimde gözler önüne sermektedir. Küçülen dünyamızda açlara yardıma koşmak her olgun ve imkanı olan müminin temel görevlerinden biridir, iman olgunluğunun alametidir. Bu itibarla Hz.Peygamberin buyurduğu,
وَأَيُّمَا أَهْلُ عَرْصَةٍ أَصْبَحَ فِيهِمُ امْرُؤٌ جَائِعٌ فَقَدْ بَرِئَتْ مِنْهُمْ ذِمَّةُ اللَّهِ تَعَالَى
“Bir mahallede bir kişi aç kalırsa, o mahalle halkı Allah’ın korumasından çıkar”[4] anlamındaki hadis, hiçbir zaman hatırdan çıkarılmamalıdır.
İşte Ramazan, yardımlaşmanın dayanışmanın, yaraları sarmanın, ihtiyaç içerisinde olanların dertleri ile dertlenmenin zirveye çıktığı bir aydır. Oruç, fakirlere karşı yardım duygusunu geliştirir. Ramazan ayı boyunca aç ve susuz kalan insan, yüce Allah'ın ihsan ettiği sayısız nimetlerin kadrini bilir, O'na şükreder, açlığın ne demek olduğunu anlamak suretiyle de bunu devamlı tadan fakirlere yardım ellerini uzatır.
Ramazanı Dolu Dolu Yaşamaya Ruhen Ve Kalben Niyet Etmek gerekir
Hz Peygamber “وَمَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ …”
“Niyet ederek ve ecrini Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahları affolunur”[5] müjdesini vermektedir. Bu müjde ancak niyet ile gerçekleşir. Oruçlu kimse oruca niyet ettiği gibi bu oruçla Allah’ın rızasını, rahmet ve mağfiretini de dilemelidir. O halde Ramazanda niyetlerimizi sağlam tutmalıyız ki adetlerimiz ibadetlere dönüşsün. Ziyafetlerimiz, ziyaretlerimiz ibadet olsun. Dolayısıyla Allah için almalı, Allah için vermeli, Allah için ikram etmeli, Allah için okumalı, Allah için kılmalı, kısaca her şeyde Allah rızası gözetilmelidir.
Mahşerde insanların pişmanlık duyacağı hususlardan birisi de niyetsiz yaşamak olacaktır. Bütün bir hayatı ibadete çevirmek mümkün iken bu fırsatı kaçırmak büyük bir zarardır. Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getiremeyişimizin arasında en kolay hayırları bile kaçırışımıza yanacağız, keşke diyeceğiz. Öyleyse bu duruma düşmemek için şimdiden dünya hayatımızı hakkıyla değerlendirmeye çalışalım.
KONUYLA İLGİLİ HADİSLER
ـ523 ـ6510 ـ1644 -حَدَّثَنَا أَبُو بَدْرٍ. عَبَّادُ بْنُ الْوَلِيدِ. ثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَِلٍ. ثَنَا عِمْرَانُ الْقَطَّانُ، عَنْ فَتَادَةَ، عَنْ أنَسِ بْنِ مَالِكٍ؛ قَالَ: دَخَلَ رَمَضَانُ. فَقَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّ هذَا الشَّهْرَ قَدْ خَضَرَكُمْ وَفِيهِ لَيْلَةٌ خَيْرٌ مِنْ ألْفِ شَهْرٍ. مَنْ حُرِمَهَا فَقَدْ حُرِمَ الْخَيْرَ كُلَّهُ. وََلا يُحْرَمُ خَيْرَهَا إَّلا مَحْرُومٌ.
523. (1644) (6510)- Hz. Enes İbnu Mâlik radıyallahu anhüma anlatıyor: "Ramazan ayı girmişti. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bu mübarek aya girmiş bulunuyorsunuz. Bu ayda bir gece vardır ki bin aydan hayırlıdır. Bu gecenin hayır ve bereketinden mahrum kalan bir kimse, bütün hayırlardan mahrum kalmış gibidir. Onun hayrı ise sadece (uhrevî saadetten) mahrum kimseye haramdır."

ـ3226 ـ10 -و عن أبي هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ أَفْطَرَ يَوْماً مِنْ رَمَضَانَ مِنْ غَيْرِ مَرَضٍ، وََلا رُخْصَةٍ، لَمْ يَقْضِهِ صَوْمُ الدَّهْرِ كُلِّهِ، وَإِنْ صَامَهُ[. أخرجه البخاري تعليقاً، وَأبو داود والترمذي .

10. (3226)- Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ramazan ayında, hasta veya ruhsat sahibi olmaksızın kim bir günlük orucunu yerse, bütün zaman boyu oruç tutsa bu orucu kaza edemez." [Buharî, Savm 29; Tirmizî, Savm 27, (723); Ebu Dâvud, Savm 38, (2396).]

AÇIKLAMA:
Hadis, Ramazanda meşru bir mazareti olmaksızın kasıtlı olarak oruç yiyen kimsenin davranışının Allah indindeki kötülüğünü belirtmektedir: Ramazanda yenen bir günlük orucu bütün dehir boyu (dehir sınırsız zaman demektir) tutulacak oruçlar kaza edemiyor.

İbnu'l-Münîr, bunu: "Yani, orucu zamanında eda etmenin faziletini kaza suretiyle telâfi etmenin imkânı yok" diye açıklar. İbnu Mes'ud'dan yapılan bir rivayette şöyle denmiştir: "Ramazan ayında sebepsiz olarak bir gün yiyen Allah'a kavuşuncaya kadar dehir orucu da tutsa onu karşılayamaz. Allah dilerse affeder, dilerse azablandırır." Bu rivayet, görüldüğü üzere İbnu'l-Münir'in açıklamasından biraz farklıdır, vakti içinde tutulamayacak Ramazan orucunun Allah'ın affı ile telafi edilebileceğini ifade ederek, ümîd ve tevbe kapısını açık bırakmaktadır.
ـ3112 ـ6 -وعن أبى هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال. ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : منْ فَطَّرَصَائِماً كان لهُ مثْلَ أجْرهِ غَيْرَ أنَّهُ َ يَنْقُصُ منْ أجْرِ الصَّائِمِ شَيئْاً [. أخرجه الترمذي .
6. (3112)- Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksiltme olmaz." [Tirmizî, Savm 82, (807); İbnu Mâce, Sıyâm 45, (1746).]
SADAKANIN EN ÜSTÜNÜ RAMAZANDA VERİLENİDİR
ـ3115 ـ9 -وعن أنس رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ] سُئِلَ قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أيُّ الصَّوْمِ أَفْضَلُ بَعْدَ رَمَضَانَ ؟ قَالَ: شَعْبَانَ لِتَعبَانَ رَمَضَانَ، وَأىُّ الصَّدَقَةِ أَفْضَلُ؟ قَالَ في رَمَضَانَ[. أخرجه الترمذي .
9. (3115)- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Ramazandan sonra hangi oruç efdaldir?" diye sorulmuştu, şu cevabı verdi:"Ramazanı ta'zim için şa'bân!" Tekrar soruldu: "Hangi sadaka efdaldir?""Ramazanda verilen!" cevabını verdi." [Tirmizî, Zekat 28, (663).]

ـ3113 ـ7 -و عنه رَضِىَ اللّهُ عَنْه: ]قَالَ قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا دَخَلَ رَمَضَانُ فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الجَنَّةِ، وَغُلِّقَتْ أَبْوَابُ النَّارِ، وَسُلْسِلَتِ الشَّيَاطِينُ[. أخرجه الستة إ أبا داود .
7. (3113)- Yine Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur." [Buhari, Savm 5, Bed'ü'l- Halk 11, Müslim, Sıyâm 2, (1079); Nesâî, Sıyâm 5, (4, 129).]

ـ3107 ـ1 -عن أبي هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : كُلُّ عَمَلِ ابْنُ آدَمَ يُضَاعَفُ، الْحَسَنَةُ بِعَشْرِ أَمْثَالِهَا إِلَى سَبْعِمِائَةِ ضِعْفٍ. قَالَ اللّهُ تَعَالَى: إَِّلا الصَّوْمَ فَإِنَّهُ لِى وَأنَاأَجْزِى بِهِ يَدَعُ شَهْوَتَهُ وَطَعَامَهُ مِنْ أَجْلِي: لِلصَّائمِ فَرْحَتَانِ، فَرْحَةٌ عِنْدَ فِطْرِهِ، وَفَرْحةٌ عِنْدَ لِقَاءِ رَبِّهِ، وَلَخُلُوفَ فَمِ الصَّائِمِ أطْيَبُ عِنْدَ اللّهِ مِنْ رِيحِ المِسْكِ[.
1. (3107)- Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah'ı (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ademoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenab-ı Hakk'ın bu husustaki sünneti şudur:) Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yediyüz misline kadar çıkar. Allah Teâla Hazretleri (bir hadis-kudsîde) şöyle buyurmuştur: "Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfaatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terketti.""Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (halûf), Allah indinde misk kokusundan daha hoştur."
Kaynaklar:
Seyfettin Yazıcı, Ramazan ve Oruç DİB. yayınları Ankara 1997. c.I, s. 379 vd.

[1] İbn Mâce, Savm, 21, I,539.
[2] Buharî, İman,37, I,14; Müslim, Salâtü’l-Müsafirîn, 13. II,523; Nesâi, Kıyamu’l-Leyl,3, III,201.
[3] Ahmed b. Hanbel , I, 55.
[4] Ahmed b. Hanbel ,, II, 33.
[5] Buhari, Savm, 6, II, 228.