22 Ekim 2008 Çarşamba

HZ. MERYEM

HZ. MERYEM

Tüm insanların tek rehberi Kur’anı Kerimdir. Allah Kur’an ayetleri ile insanlara yaşam boyunca her konuda ihtiyaç duyacakları bilgiyi, doğruyu, yanlışı, güzeli, çirkini bildirmiş, ayrıca Peygamber efendimizin sünnetini de tüm insanlar için bir yol gösterici kılmıştır. Ancak bunun yanı sıra, Allah Kur’anda peygamberlerin ve Salih müminlerin hayatlarından örnekler vererek, insanların Kur’an ahlakını günlük hayatta nasıl yaşayacaklarını görebilmelerini sağlamıştır.
“Andolsun, onlar da sizlere, Allah’ı ve ahiret gününü umut edenlere güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirecek olursa, artık şüphesiz Allah, Ganiydir” (Mümtehine6 )
“Andolsun size açıklayıcı ayetler, sizden önce gelip geçenlerden bir örnek ve takva sahipleri için bir öğüt indirdik.” ( Nur 34) ayetleriyle Allah ahireti umut eden takva sahibi müminler için güzel örnekler ve öğütler olduğunu hatırlatmıştır.
Kur’anda adı geçen, inananların örnek almaları gereken Saliha müminlerden biri de Hz. Meryem’dir. Kur’an-ı Kerimde Allah iman edenlere de Firavun’un karısını örnek verdi, İmran’ın kızı Meryem’i de. “Ki o kendi ırzını korumuştu. Böylece biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O Rabbine gönülden bağlı olanlardandı.” (Tahrim 11 -12) buyurarak bunu ortaya koymaktadır. Biz inananlarda bu şahsiyetlerin hayatlarını öğrenerek onları birer üsve (örnek) kabul ederek hayatımıza yön vermeliyiz. Kimdir Hz. Meryem? Nerede yaşamıştır? Bize neyi öğretmiştir?
Hz. Meryem İsrailoğulları’ nın ileri gelenlerinden ve âlimlerinden biri olan Davut (a.s.) ın soyundan gelen İmran’ın kızıdır. “Allah iman edenlere namusunu koruyan, İmran’ın kızı Meryem’i de misal gösterir.” ( Et-Tahrim 66/12)
Meryem “dindar kadın” demektir. İmranın hanımı kısır bir kadındır. Bir gün bir ağacın gölgesinde otururken yavrusunu doyurmaya çalışan bir kuş gördüğünde içindeki çocuk sahibi olma duygusu alevlenir. (İbnül Esir el-Kami) (Fi’t Tarih Beyrut 1979, 1. 298) Allah’a kendisine bir çocuk ihsan etmesi için dua eder ve duası kabul olunursa çocuğu Beytül –Makdis’e hizmetçi olarak adama sözü verir. “ Bir zamanlar İmran’ın karısı şöyle demişti! Rabbim karnımda taşıdığım çocuğu sadece sana hizmetçi olarak adadım. Bunu benden kabul et. ( Al-i İmran 3 -35) Hanna bu adamayı yaparken çocuğun kız olacağı hiç aklına gelmemişti. Bu sebeple Meryem dünyaya geldiği zaman annesi Allahu Teala’ya şöyle seslenmişti… “Rabbim ben onu kız doğurdum. Hâlbuki Allah onun ne doğurduğunu çok iyi biliyordu. Erkek, kız gibi değildir. Ben onun adını Meryem koydum. Onu ve neslini kovulmuş şeytanın şerrinden sana emanet ediyorum.” ( Al-i İmran3/30)
Hanna Meryem’i Beyt-ül Makdis’e götürerek onlara teslim eder. Çocuğun gözetilmesi görevini Yahya (as) ın babası Zekeriya (as) üstüne alır. ( İbnül Esir ageI. 299)
Böylece Meryem bir peygamberin koruması altında yetiştirilir. Zekeriya a.s. mescitte Meryem için özel bir yer tahsis eder. Hz. Meryem burada sürekli ibadet ve dua ile meşgul olur. Yanına Zekeriya a.s. dan başkası giremez. Zekeriya a.s. her defasında yiyecek vermek için girdiğinde yiyeceklerle karşılaşır. Bu yiyecekler yazın kış meyveleri, kışın yaz meyveleridir. Allahu Teala peygamber annesi yapacağı şerefli bir kadını bu şekilde rızıklandırır. Nitekim Kur’anı Kerimde bu konuyla ilgili şöyle buyrulmaktadır. “Rabbi onu güzel bir şekilde kabul etti ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi ve Zekeriya’yı onun bakımına memur etti. Zekeriya Meryem’in bulunduğu mihraba her girdiğinde onun yanında yiyecek rızık buldu. Bu sana nereden geldi ey Meryem dedi: “O Allah tarafındandır. Şüphesiz Allah dilediğini hesapsız bir şekilde rızıklandırır” dedi. ( Al-i İmran 3 -37)
Hz. Meryem bu temiz ortam içerisinde iffetli ve şerefli bir şekilde yetişti. Allah’ın koruması altında hayatını sürdüren Meryem’e melekler gelip, kendisine Allah indindeki makamını ve Allah’ın onu diğer kadınlar arasından bir peygamber annesi yapmak için seçtiğini müjdelediler. “Bir zamanlar melekler şöyle demişti: Ey Meryem seni kendi tarafından bir emirle meydana gelecek olan bir çocukla müjdeler ki onun adı Meryem oğlu İsa Mesihtir. Dünya ve ahirette şeref sahibi ve Allah’a yaklaştırılanlardan olacaktır. İnsanlara beşikte iken konuşacaktır. O salih kimselerden olacaktır.” ( Al-i İmran 3-45,46)
Meryem bu haber karşısında hayretler içerisinde kalır. Onun bu durumu Kur’anı Kerimde şöyle ifade edilmektedir. Meryem “ Rabbim bana hiçbir insan dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur” dedi. Allah’ da şöyle dedi: Bu böyledir Allah dilediğini yaratır. O bu şeyin olmasına hükmedince ona sadece “ol” der o da hemen oluverir. ( Al-i İmran 3 -47)
Kur’anda Meryem ile ilgili ayetler şu şekilde devam etmektedir. Bir gün Allahu Teala Cebrail a.s. parlak yüzlü ve güzel görünümlü bir genç suretinde ona gönderdi. “Ailesi ile kendisi arasına bir perde koymuştu. Biz ona meleğimiz Cebrail’i gönderdik de ona tam bir insan suretinde göründü. ( Meryem 19 -16) Hz. Meryem Cebrail’i bir insan zannederek kendisine bir zarar vereceğini düşünerek korkmuştu. Allah’a sığınmaktan başka çaresi kalmayan Meryem ona “Ben senden, Rahman olan Allah’a sığınırım Eğer Allah’tan korkuyorsan bana dokunma dedi.” ;( Meryem 19- 18)
Cebrail a.s. melek suretinde gelmiş olsaydı Meryem onu görünce dehşete düşüp kaçacak ve onu dinlemeye tahammül edemeyecekti. Cebrail ona geliş sebebini anlatmak için “Ben sana nezih ve kabiliyetli bir erkek çocuk bağışlamak için Rabbinin gönderdiği bir elçiden başkası değilim” dedi .( Meryem 19 /19)
Hz. Meryem onun Cebrail a.s. olduğunu anlayınca sakinleşti ve getirilen haber daha önce kendisine bildirilmiş bir şey olduğu halde ( Al-i İmran 3-45) yine de hayretini ifade etmekten kendini alıkoyamadı. “Benim nasıl çocuğum olabilir. Bana hiçbir beşer dokunmamıştır. Ben iffetsiz de değilim” dedi.(Meryem 19-20)
Cebrail a.s. şöyle cevap verdi:
“Bu iş dediğim gibi olacaktır. Çünkü Rabbin buyurdu ki, babasız çocuk vermek bana pek kolaydır. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet kılacağız. Ezelde böyle takdir etmişizdir.”( Meryem 19-21)
Meryem’in gebe kalmasını Allahu Teala şöyle açıklamaktadır. “Nihayet emri gerçekleşti, Meryem İsa’ya gebe kaldı ( Meryem 19-22) “Irzını koruyan Meryem’i de hatırla. Biz ona ruhumuzdan üfledik. Onu da oğlunu da âlemlere bir mucize kıldık. ( ( Enbiya 21-91) “Biz ona ruhumuzdan üfledik. O Rabbinin sözlerini tasdik etmişti ve itaatkâr olanlardandı.”( et-tahrim 68 -12) Hz. Meryem gebe kalınca, insanların bulamadığı bir yere çekilip, tek başına beklemeye başladı. Uzak bir yere çekilmesi kavminin şüphe ve itham dolu bakışlarından kurtulmak içindi. Zaten bu durumu insanlara nasıl izah edeceğini bilemediğinden sıkıntı içinde ne yapacağını şaşırmıştı. Hz. Meryem’in hamilelik süresi hakkında farklı görüşler vardır. Sahih olan Cumhurun görüşüne göre ise, bir kadının tabii hamilelik müddeti kadar gebe kalmış ve yine aynı tarzda çocuğu doğurmuştur. ( İbn-i Kesir- Tefsir, İstanbul 1985 v. 216)
Doğum sancısı gelince bir hurma ağacının altına sığınmak zorunda kaldı. O bu haldeyken insanların onu itham edecekleri şeyden dolayı ne kadar büyük bir sıkıntı yaşadığını şu ayeti kerime açık bir şekilde ortaya koymaktadır. “Doğum sancısı onu hurma dalına yaslanmaya zorladı. Haline üzülerek “keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim” dedi. ( Meryem 19/23)
Rabbi onu teskin etmek için şöyle seslendi. “Sakın üzülme Rabbin alt tarafından bir ırmak akıttı, hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine taze ve olgun hurmalar dökülsün” ( Meryem 19/ 24,25)
Hz. Meryem şimdi kavminin yanına nasıl dönebileceğini düşünüyor onu hak etmediği halde iffetsizlikle suçlamalarından çok korkuyordu. O içinde bulunduğu durumu onlara nasıl izah edeceğini düşünürken ona seslenen; sıkılmadan yiyip içmesini ve kavmine gidince nasıl davranması gerektiğini şöyle bildirmişti: “Ye iç gönlünü hoş tut, eğer birini görürsen Rahman olan Allah’a konuşma orucunu adadım, bugün kimseyle konuşmayacağım” de. ( Meryem 19/26)
Meryem Rabbinin mucizelerini görünce yaratanın kendisini koruduğunu kavmine karşı da mahcup etmeyeceği inancıyla kavminin yanına gitti. Kur’anı Kerimde bu olay şöyle anlatılır: “Meryem İsa’yı yüklenerek kavmine getirdi. Kavmi hayretler içinde şöyle dediler: “Ey Meryem doğrusu sen görülmemiş bir iş yaptın. Ey Harun kız kardeşi Meryem! Senin ne baban ahlaksız ne de annen iffetsizdi” ( Meryem 19/ 27,28)
Zikredilen Harun , Hz. Meryem’in soyundan geldiği , Musa a.s. ‘ın kardeşi Harun a.s. dır. Kavmi ona bu şekilde hitap etmekle, onun işlediklerini
Zannettikleri fiil ile Harun a.s. ın yolu arasındaki büyük tezadı vurgulayarak, yaptığı şeyin ne kadar acayip bir şey olduğunu ortaya koymayı amaçlamışlardı. Onların bu ithamları karşısında Hz. Meryem kendisini kınayanlarla alay edercesine çocuğu gösterdi. Ve bu olayların sırrını onlara sormalarını söyledi. Ancak kavmi öfkeye kapılarak beşikteki bir çocuğun konuşmasının nasıl mümkün olacağını sordular. Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. “Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz?” dediler. ( Meryem 19/29) Bunun üzerine İsa konuşmaya başladı. Çocuk “Ben şüphesiz Allah’ın kuluyum, bana kitap verildi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe de bana namaz kılmamı ve zekât vermemi emretti. Bir de anneme hizmetkâr kıldı. Beni asla zalim ve isyankâr yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün Allah bana selam ve emniyet vermiştir.” dedi.(Meryem 19 /30-33)
Ancak kavmi diğer peygamberlerin kavimleri gibi mucizelere rağmen, onu yalanlamayı tercih ettiler. Kur’anı Kerimde İsrailoğullarına lanet edilişin sebepleri anlatılırken Hz. Meryem’e yaptıkları iftirada zikredilmektedir. “İnkâr edip Meryem’e büyük bir iftira attıkları ve Meryemoğlu Allah’ın Resulü Mesih İsa’yı biz öldürdük” dedikleri için Allah onlara lanet etmiştir. ( en-Nisa 4/ 156- 157)
Kur’an’da Hz. Meryem’in doğuşundan İsa’yı mucizevî bir şekilde dünyaya getirişine kadar ki olayların geniş bir şekilde anlatılmasının sebebi, Yahudi ve Hıristiyanların sapıttıkları temel meselenin gerçek yüzüyle açığa çıkarılmasıdır. Allahu Teâlâ “İşte Meryemoğlu İsa budur. Hakkı söylemiştir. Ne var ki Yahudi ve Hıristiyanlar bunda ihtilaf etmişlerdir”. ( Meryem 19/34) buyurmaktadır.
İsa’nın durumunu Allahu Teala Adem a.s.’ın durumuna benzetmektedir. “Allah katında İsa’nın durumu da Adem’in durumu gibidir. Allah Adem’i topraktan yarattı. Sonra ona “ol” dedi. Ve o oluverdi.” ( Al-i İmran 3/59)
Hz. Adem’in topraktan halkedilişine inanmak nasıl imanla alakalı bir mesele ise Hz. İsa’nın babasız olarak dünyaya gelişi de imanla alakalıdır. Kalbinde fitne bulunanlar Yahudi ve hristiyanlar gibi düşerler. Allah’a teslim olanlar ayetlerin haber verdiği olayları kabul edip tasdik ederler.
Hz. Meryem’in ne kadar yaşadığı ve nerede öldüğü hakkında kaynaklarda bilgi yoktur. O Asiye, Hatice ve Fatma’yla birlikte mevcut olan ve olacak dört kadından biridir. ( Atamet B. Hanbel, Müsned III, 135)
Allah Hz. Meryem’in şahsında “İdeal Müslüman Kadın” karakterini tanıtmaktadır. Kur’anda bildirilen ideal kadın karakteri, bugün cahiliye toplumlarında yaşanan kadın karakterinden çok farklıdır. Cahiliye toplum kadın için ayrı erkek için ayrı ahlak özelliklerini belirlemiştir. Kur’an’a göre kadın-erkek aynı sorumluluklara sahiptir. Bu karakterde erkeğin sorumlu tutulduğu tüm ahlak özelliklerinden aynı şekilde kadın da sorumludur. Allah Kur’anda hem kadın hem erkeğin yaşaması gereken ortak İslam ahlakını şu şekilde tanıtmaktadır. (Ahzab 35) “Gerçekten Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, itaate devam eden erkekler ve devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve Allah’ı çok zikreden kadınlar, var ya; İşte Allah bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.”
Ayetten de anlaşıldığı üzere ilimde, irfanda, taatte, ibadette, ahlakta kadın ve erkek arasında hiçbir ayrıcalık olmadığı gibi ceza ve mükâfatta da hiçbir farklılık yoktur. Meryemin annesi de erkek çocuk dünyaya getireceğini düşünerek Allah’a adıyor. Fakat çocuğun kız olması bu durumu engellemiyor.
Kadın erkek bütün inananlar olarak bizler de başta Peygamber Efendimiz olmak üzere bütün şahsiyetleri örnek olarak iki dünya saadetine ulaşmaya çalışmalıyız. Bu zorlu mücadelede Allah yar ve yardımcımız olsun. ÂMİN.