15 Nisan 2008 Salı

C İ H A D

Cihadın Manası
Cihad, sözlükte ; gayret etmek bir işi yapabilmek için bütün imkanları kullanmak demektir.
Kur’an-ı Kerim ve hadisi şeriflerde cihad, dini tebliği etmek (öğrenmek, öğretmek), dinin emir ve yasaklarına uymak, haram ve günahlara karşı nefisle mücadele, İslam’ın bilinmesi, tanınması, yaşanması ve yücelmesi, yeryüzüne hakim olması için çalışmak, İslam’a savaş açan düşmanlara karşı Allah yolunda savaşmak manalarına gelir.
Yaptığımız bu geniş tanımlamaya göre cihadı üç kısımda ele alabiliriz.
a) Sözle yapılan cihad,cihadın tebliğ kısmına girer. Allah Kur’an-ı Kerim’de: “Kafirlere boyun eğme, Kur’an ile onlara karşı büyük cihad et” (Furkan 25/52) buyuruyor.
Ayet-i Kerime’ye göre Kur’an’ı öğrenmek, anlamak ve herkese öğretmek bir cihaddır. Aynı şekilde Efendimiz (s.a.v.)’in sünneti seniyyesi de Kur’an’ın pratik hayata uygulanması olduğundan onu öğrenip anlamak ve insanlara tebliğ etmek de bir cihaddır.
Bu noktada, “Gönül Sohbetleri” miz, Allah izin verirse, bir cihad faaliyeti olmaktadır.
Efendimiz (s.a.v.), hadislerinde dil ile cihada işaret eder:
“ Müşriklerle mallarınız, canlarınız, ve dilleriniz ile cihad ediniz.” (Ebu Davud, Cihad,17)
“Kim (günah işleyenler, kötülük yapanlarla) eliyle cihad ederse o mü’mindir. Kim onlarla diliyle cihad ederse o mü’mindir. Kim kalbiyle cihad ederse o mü’mindir. Bunun dışında hardal tanesi kadar iman yoktur” (Müslim, İman, 80; I,70)
Efendimiz (s.a.v.) bu hadislerinde, insanları kötülükten sakındırmanın, iyiliğe teşvik etmenin , hakkı ve doğruyu söylemenin de cihad olduğunu vurguluyor.
Biz mü’minler, Hakkı tutup kaldırmak için kalbimizle niyet edeceğiz, kötülüğe kalbimizle buğz edeceğiz, dilimizle tebliğe ve eğitime, gerçekleri anlatmaya, Hakkı söylemeye devam edeceğiz, elimizle de amel edecek ve cihad edene destek olacağız.
El, dil ve kalp ile cihad için bugün elimizde çok malzeme vardır. Kağıt kalemle yazmak el ile, anlatmak dil ile, Medya yoluyla yayınlar yaparak, internet kullanarak dini tebliğ, hem el hem de dil ile cihada girer.
İslam’ı yüce tutana, Hakkı kaldırmak isteyene oy vermek, zulme destek olana oy vermemek, el ile cihadın güzel bir örneğidir.
Çocuklarımıza İslami bir terbiye verilmesi de hem el, dil ve kalp ile cihada güzel örnektir. Esasen kalben niyet olmazsa el de dil de boşa çalışır.
b) İman edip salih ameller işleyerek, kendini günah olan söz, fiil ve davranışlardan alıkoyarak, nefisle cihad. Allah (c.c.) Kur’anı Kerim’de “Kim (nefsiyle) cihad ederse , o ancak kendine cihad etmiş olur” (Ankebut 29/6)
Efendimiz (s.a.v.) hadislerinde, “Mücahit nefsiyle cihad edendir.” buyurarak bu gerçeği ifade eder.Bizi en çok kötülüğe meylettiren kendi nefsimizdir. Eğer nefsimiz (kendimiz) bozuksa diğer insanlara faydalı olmak mümkün değildir. Ancak nefsini terbiye etmiş, karakteri İslam ahlakı olmuş kişiler diğerlerine de faydalı olabilirler.
c) Mal ve can ile Allah yolunda fiili cihad, İslam’a ve Müslümanlara saldıranlara karşı malı ve canı ile savaşmak manasındadır
Günümüzde iyinin güzelin hakkın topluma hakim olması için, siyasi faaliyetlerde bulunmak veya bu faaliyetlere destek olmak cihaddır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Mekke’deki faaliyetleri, ve Medine’de bizzat devlet kurup yönetmesi siyasi faaliyetlerdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Mekke döneminde nefsiyle ve diliyle cihad etmiş, Medine döneminde ise bunlara fiili cihad da katılmış, İslam düşmanlarıyla savaşmıştır.Bu bilgiler ışığında cihad tanımı şöyle yapılabilir:

CİHAD: Fert, cemaat ve toplum bazında, iyiliklerin yaşanır hale gelmesi, kötülüklerin kaldırılması için, bütün gücümüzle, hep beraber ve teşkilatlı bir şekilde çalışmamızı üzerimize yükleyen farzdır.
Cihad, “İnsan ile İslam’ın arasına giren engellerin kaldırılmasıdır.” denmiştir. Cihad , bütün hayatı içine alan çok geniş bir kavramdır.
Cihad Müslüman’ın iyiliği egemen kılması kötülüğü ortadan kaldırması için sarf ettiği bütün gayretlere denir.
Cihad Müslüman’ın, şuurla, inançla, fikirle yürüttüğü bütün hareketlerinin, davranışlarının, tavırlarının ve eylemlerinin adı olacak derecede geniş bir kavramdır. ( Hasan Aksay, Cihad, İst. 1990, s.16)

Cihadın Özellikleri
a) Kur’an’da en çok sayıda emredilen farzdır.“Allah yolunda hakkıyla cihad edin.” (Hac 22/78) ayeti cihadı farz kılan ayetlerden yalnız biridir. Esasen Kuranda en çok zikredilen farz cihaddır. 400 küsur yerde cihad geçer.Oysa namaz ve zekat 70 -80 arası, oruç 6 yerde, hac 5 -10 arası ayette zikredilir.
b) Bütün ibadetler bir zaman ile sınırlıdır. Cihad ibadetini ise her zaman yapacağız. Mesela; Namazlar vakitleri içinde farz kılınmıştır. Oruç Ramazanda tutulur. Hac Zilhicce’nin onuncu günü, Kurban aynı gün eda edilir. zamanları belirlenir. Oysa cihad gece gündüz, gençlikte yaşlılıkta her an yapılır.
c) Bütün ibadetler bir miktar ile sınırlıdır. Cihad ibadetini ise takatimizin sonuna kadar yapacağız. Namazların, orucun miktarı vardır. Oysa cihad için vermenin, çalışmanın, sınırı, miktarı yoktur.
d) Diğer ibadetler ferdi ilgilendirdiği halde, cihad toplumu ilgilendirir. Toplumsal bir bozukluktan dolayı o bozukluğu gidermek için çalışmayanlar en az yapanlar kadar, Allah katında sorumlu olurlar. Hz. Ömer’in (r.a.) “Fırat kıyısında bir kurt bir kuzuyu yese ben sorumlu olurum” deyişi bu konuya iyi bir örnektir.
e) Cihad ibadeti en çok sevap kazandıran ibadettir. “Hz. Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor. Resulallah (s.a.v.)’e “Ya Resulallah Allah yolunda yapılan cihada hangi amel denk olur.” diye sorduklarında (Başka bir amelle) ona güç yetiremezsiniz” buyurmuştur.

Cihadın Önemi
Cihad İslam toplumunun devamı, varlığını sürdürmesi için farz kılınmış bir ibadettir. İbadetler kişisel olduğu halde cihad bütün toplumu ilgilendirir.
Eskiden cihadı devlet yaptığı için halk bundan sorumlu tutulmamıştır. Bugün ise bütün şer güçler fitne, fesat çıkarıp, İslam’ı, Müslümanları yok etmeye, güce ve sömürüye dayalı düzenlerini dayatmaya devam edip dururken, Müslümanlar da bununla mücadele edecek bir devlete sahip değillerken cihad her Müslüman ferde farzdır. Çünkü İslam hukukuyla yönetiliyor dediğimiz Müslüman devletlerde bile güce dayalı sistem işliyor, türlü haksızlıklar yapılıyor.
Allah (c.c.), cihadın önemini ayetlerle bildirmiştir.“Yoksa Allah içinizden; cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi zannettiniz.” (Ali İmran 142)
“ De ki, babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabalarınız, kazandığınız mallar kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler, size Allah’tan Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” (Tevbe 24) Ayette insanın dünyada sevebileceği her şey sıralandıktan sonra cihadın bunların hepsinde üstün olduğu bildiriliyor. Ve cihad etmeyenler fasık (yoldan çıkmış günahkar) olmakla tehdit ediliyor.
Nasıl namazsız bir Müslümanlık düşünemezsek cihadsız bir Müslümanlık da olmaz. Nasıl oruç tutmamayı, zekat vermemeyi, hacca gitmemeyi düşünemezsek, cihadsız bir hayat, Müslümanlık da olmaz.Cihad hayatın ta kendisidir. Cihad huzurlu bir toplum için, evlatlarımızın refah ve saadeti, gelecekte hem dünyalarının imarı, hem de ahiretlerinin kurtulması için şarttır. Namaz kılmayan, oruç tutmayan, ahiretini helak eder. Cihad etmeyen ise hem dünyasını, hem ahiretini helak eder.
Düşünün; bir kez siz çocuğunuza evde doğruluğu, iyiliği, fedakarlığı, haramı helali öğretiyorsunuz. Sokakta, okulda, televizyonda tamamen başka bir kültürle karşılaşıyor. Yalanı, dolanı, küfrü, ahlaksızca davranışları, kız-erkek arkadaşlığını öğreniyor. Toplum bozuk bir kere!
Cihad işte o toplumu düzeltmek için elinden geleni yapmaktır. Toplum düzelmezse hangimiz, kocamızın, çocuğumuzun, bir ahlaksızın, bir misyonerin ya da bir uyuşturucu çetesinin ya da bir kadın tüccarının eline düşmeyeceğinden ya da nefsine uymayacağından emin olabiliriz.
Bugün toplumu düzeltmek için yapılan çalışmaların içinde, en etkili olan cihad şekli siyasettir. Çünkü toplumu düzeltmek için ferdi olarak ne kadar çalışsak da siyasilerin aldığı bir kararla hepsi ters düz olabiliyor. Mesela, içkinin haram olduğunu herkes bilir fakat içki satışı serbest ve toplumda kınama olmadığı müddetçe herkes nefsine uyabilir. Ya da daha can yakıcı olanı zina siyasiler tarafından suç olmaktan çıkarılınca nikahsız yaşantılar aniden artabiliyor. Siyasi kararlar yüzünden kızlarımız başörtülü okuyamıyor. Yine siyasi bir kararla camii yapımına izin verilen kanunda, cami kelimesi silinip yerine ibadethane sözü geçirildiği için, birdenbire kilise sayısı bir yılda on katına çıkıyor. Irak’a atılan bombalar bizim hava limanlarımızdan kalkabiliyor.
Oysa yine siyasetle bunların hepsini tersine çevirmek mümkündür. Hatta toplumda iyinin, güzelin, hakkın hakim olması için, zulme dur demek için, çok daha etkili çalışmalar yapılabilir. Bu yüzden Müslümanlar bugün, eğitim öğretim, camii ve kurs yapımı, nefis terbiyesi, cemaat kardeşliği gibi konulara önem vermenin yanı sıra, cihad manasındaki siyasi hareketi desteklemek durumundadır. Yoksa Allah katında hesap vermek durumunda kalacaktır.Bakın bir hadisi şerif söyleyelim size!
Beşir b. Hassasiye (r.a.) yeni Müslüman olmuş genç bir sahabe; Efendimiz (s.a.v.) in yanına geliyor, biat edecek. (Devlet başkanına bağlılığını bildirecek. Bunun için bazı işleri yapacağına söz vermesi gerek) diyor ki;
“Ya Resulallah! Sana e üzerine biat edeyim?” Efendimiz (s.a.v.) elini uzatarak; “Allah’tan başka ilah olmadığına, O’nun ortak ve benzeri olmadığına, Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şahadet edersin, beş vakit namazı vaktinde kılar, farz olan zekatı verir, Ramazan orucunu tutar, Beytullah’ı ziyaret eder ve Allah yolunda cihad edersin,” dedi.
“Ya Resulallah! Bu saydıklarının hepsini yapabilirim. Ancak ikisini yapamam. Biri zekattır, zira benim sadece birkaç tane devem vardır ki, çocuklarımın geçimi ona bağlıdır. Diğeri de cihaddır, çünkü derler ki, kim savaştan kaçarsa Allah’ın gazabına uğrar. Ben korkak bir adamım. Savaş kızıştığı zaman, savaştan kaçarak Allah’ın gazabına uğramaktan korkarım” dedi. Efendimiz (s.a.v.) elini sallayarak şöyle buyurdu;
“Ya Beşir! Ne zekat verirsin, ne cihad edersin. O halde sen ne ile cennete gireceksin?”Beşir b. Hassasiye bunun üzerine zekat ve cihad için de söz verdi. (Kenzü’l-Ummal, VII,12)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in cihadın önemini çok güzel anlatan başka bir hadisi de şöyledir:
Hz. Ebu Hureyre (r.a.) anlattığına göre, Resulallah (s.a.v.)’e sordular:
- Ya Resulallah Allah yolunda yapılan cihada hangi amel denk olur.
- (Başka bir amelle) ona güç yetiremezsiniz. Dedi. İkinci defa soru tekrar edildi.
- Başka bir amelle ona güç yetiremezsiniz dedi. Ashab-ı kiram meraklandılar, üçüncü defa sordular. Efendimiz (s.a.v.) yine aynı şeyi buyurdu.
- Başka bir amelle ona güç yetiremezsiniz. Sonra devam etti. “Allah yolundaki mücahidin misali (gündüzleri ve geceleri hiç ona vermeden oruç tutup, namaz kılan, Allah’ın ayetlerine de itaatkar olan ve Allah yolundaki mücahit, cihaddan dönünceye kadar hiç gevşemeyen kimse gibidir.” [1]
Düşünelim hanımlar! dünya işlerinden tamamen el etek çekip böyle her şeyi yapmamız mümkün mü? Hayır! Öyleyse en önemli farz olan cihadı yerine getirmek suretiyle en büyük sevapları kazanırız; ve de hem dünyamızı hem ahiretimizi kurtarmış oluruz. En basitini bile yapsak, az sonra gelecek olan müjdelere nail olacağız.
Ya biz hanımlar nasıl yapacağız bu zor işi? Mesela; Hakkın, iyiliğin, doğrunun, güzelin hakim olması için çalışana oy versek, onların bütün cihadından aldıkları, sevap kadar sevap alırız. Haftada bir sohbet, bütün hafta Cihad etmiş gibi sevap kazandırır. Cihad edemeyecek durumda olan maddi manevi destek vererek cihad sevabını alır.
Cihad Edenlere Müjdeler
“İman edip hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler. Kurtuluşa erenler işte onlardır. ( Tevbe 20) Rableri tarafından onlara bir rahmet ve hoşnutluk ile kendileri için, içinde tükenmez nimetler olan cennetler müjdeler. (Tevbe 21) Onlar orada ebedi kalacaklardır. Şüphesiz Allah katında büyük mükafat vardır. (Tevbe 22, ayr. bknz. Tevbe 88 -89)
Ayrıca Allah (c.c.) evlerinde oturanlarla, cihad edenler arasındaki farkı şöyle açıklar. “ …özür sahibi olanlar dışında, oturanlarla, malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah malları ve canlarıyla cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah; hepsine de güzellik vaat etmiştir. Ama mücahitleri oturanlardan büyük bir ecirle üstün kılmıştır.” (Nisa, 95)
Cennetten daha güzel bir müjde olabilir mi? Üstelik cennette de üstün mertebeler vaat ediliyor. Efendimiz (s.a.v.) bir gün şöyle dedi: “Kim Rab olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan, peygamber olarak Muhammed’den razı olursa ona cennet vacip olmuştur.”
Ebu Said (r.a.) der ki: “Bu söz hayretime gitti ve Ya Resulallah bir kez daha tekrar eder misin?” dedim. Aynen tekrar etti ve arkadaşına şöyle dedi:
“ Bir başka şey daha var ki, onun sebebiyle Allah kulun cennetteki makamını yüz derece yükseltir. Bu derecelerden ikisi arasındaki uzaklık, sema ile arz arasındaki mesafe gibidir.” Ben, “öyleyse bu nedir?” dedim.
“Allah yolunda Cihad! Allah yolunda Cihad! Allah yolunda Cihad!” buyurdular. (Müslim, İmaret, 116; Nesai, Cihad, 18)
- İbn Abbas (r.a.) rivayetine göre Efendimiz (s.a.v.) : “İki göz vardır ki, onlara ateş değmez. Biri Allah için ağlayan göz, diğeri Allah yolunda cihad, için uyanık sabahlayan göz.” (Tirmizi, Fedai’lul Cihad, 7)
Öyleyse cehennemden kurtulmak isteyen, cenneti arzulayan, dünya ve ahiret saadetini isteyen, Allah yolunda cihada devam etsin veya cihad edenin yanında olsun.

5. Cihadı Nasıl Yapacağız
Cihad yapabilmek için öncelikle, birlikte, planlı, programlı çalışan bir topluluk olmalıdır. “Sizden iyiliği emreden, kötülüğü yasaklayan bir topluluk olsun” ayeti bunun delilidir. Doğal olarak topluluğun başında bir başkan (emir) olmalıdır. Toplulukta bulunan kişiler de o emire sonuna kadar bağlı ve itaatkar (itaat) olmalıdırlar. Bu na teşkilat diyoruz. Efendimiz (s.a.v.), ilk Müslümanlar 40 kişi olunca, onları Kabe’ye namaza götürmüştür. Medine’ye hicret edince ordu toplayıp, Bedir’de müşriklerle savaşmıştır. Savaşa gelemeyecek Müslümanlara da şehirde mallarını ve ırzlarını koruma görevi vermiştir. Mali destek vermelerini emretmiştir.
Resulallah (sav) bizzat hanımlarını da savaşa götürmüş, onların cephe gerisinde hizmetlerine karşılık ganimetten pay da vermiştir. Müslüman hanımlara da cihad farzdır. Müslüman hanımların günümüzde cihadı nasıl olacaktır?
Öncelikle, güçlü bir iman sahibi olacağız. İmanın gereği olarak da sabır, sebat, azim, sadakat, ve Salih amellerle imanımızı güçlendireceğiz. İlim sahibi olacağız. Dinimizi, dünyamızla ilgili, düşmanımızla ilgili önemli bilgileri bileceğiz.
İhlas ve takva sahibi olacağız. Yalnız Allah için çalışacak cihada destek olacağız. Takva cihadımızı da güçlendirir. İnsanlara doğru örnek olmamızı sağlar. İyi ahlak sahibi, ihsan sahibi kimseler, insanlarla iyi geçinir ve daha iyi hizmet eder.
Kardeşlerimizle, teşkilatımızla ittifak içinde çalışacağız. Çalışmalarımızda istişare, başkanımıza itaat, sadakat en önemli düsturlarımız olacaktır.
Ayrıca cihad için maddi manevi elimizden gelen her türlü fedakarlığı yapacağız. Bu noktada Efendimiz (s.a.v.)’in sevgili eşleri bizim için en güzel örnektir. Hz. Hatice bütün malını Allah yolunda harcamış, Hz. Aişe, hem dini hem dünyevi ilimlerde kendini gösterdiği gibi, zamanında siyasi gidişatı oldukça etkilemiştir.
Biz hanımlar olarak eşlerimizi bu önemli vazifelere teşvik edecek ve onlara da yardımcı olacağız. Çocuklarımızı en güzel şekilde yetiştireceğiz. Aile yaşantımız ve topluma katkılarımızla örnek olacağız.
Allah (c.c.) bizi o en hayırlı topluluktan etsin. Cihadı anlamayı ve yaşamayı, cennette efendimiz (s.a.v.)’e komşu olmayı nasip etsin.


KONU İLE İLGİLİ BAZI ÂYETLER
يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ
· “Ey peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihat et ve onlara karşı çetin ol...”[2]
Furkân suresinin, فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُم بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا Öyleyse kafirlere itaat etme, onlara karşı Kur’an’la büyük bir cihad yap!”[3]
وَقَاتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَكُمْ
"Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın…"[4]
و قاتلوا المشركين كافة كما يقتلونكم كافة
· "Sizinle top yekun savaştıkları gibi siz de müşriklerle top yekun savaşın"[5] anlamındaki âyetler ve benzerleri bunun delilidir.
وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ
· "Allah uğrunda hakkıyla cihat edin…"[6] Not; Bu konuda geniş bilgi için şu âyetlere de bakılabilir: Bakara, 2/190, 193,208, 218, 244; Nisâ, 4/76,84,90, 95,96,114; Enfâl, 8/39,74,61;Tevbe, 9/ 12, 36,73; Hac, 22/39-40; Hucûrât, 49/9-10; Tahrîm, 66/9;
KONU İLE İLGİLİ BAZI HADİSLER
· المجاهد من جاهد نفسه "Mücâhid, nefsi ile mücadele eden kimsedir"[7]
· جاهدوا المشركين باموالكم و انفسكم و السنتكم "Müşrikler ile mallarınız, canlarınız ve dilleriniz ile cihat edin"[8]
· عن عائشة عنها قالت يا رسول الله نرى الجهاد افضل العمل افلا نجاهد قال لكن افضل الجهاد حج مبرور "Hz. Aişe, ey Allah'ın elçisi! Biz amellerin en fazîletlisinin cihat olduğunu görüyoruz. Biz cihat yapmayalım mı? diye sorar. Bunun üzerine Hz. Peygamber, "Cihâdın en fazîletlisi makbul bir hacdır" buyurur.[9]
· عن عبد الله ابن عمرو قال جاء رجل الى النبي يستأذنه في الجهاد فقال الك والدان قال نعم قال ففيهما فجاهد Abdullah ibn Amr anlatıyor: Bir sahâbî Hz. Peygambere geldi ve ondan cihâda (savaşa) katılmak için izin istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona, "Annen-baban var mı" diye sordu, Adamın "evet" demesi üzerine, "Sen onlara hizmet ederek cihâd et" buyurdu.[10]
فمن جاهدهم بيده فهو مؤمن و من جاهدهم بلسانه فهو مؤمن و من جاهدهم بقلبه فهو مؤمن و ليس وراء ذالك من الايمان حبة خردل
· " … Kim, (emredilmedikleri şeyleri yapanlar ve yapmadıkları şeyleri söyleyenler ile) eliyle cihat ederse o mümindir, kim onlarla diliyle cihat ederse mümindir, kim onlarla kalbi ile cihat ederse mümindir, bunun dışında hardal tanesi kadar iman yoktur"[11] anlamındaki hadis İslam'ı tebliğ etmenin, hakkı ve doğruyu söylemenin ve anlatmanın da en büyük cihat olduğunu ifade etmektedir:
· يا ايها االناس لا تتمنوا لقاء العدوواسألوا الله العافية "Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz, Allah'tan sağlık isteyiniz…"[12] anlamındaki hadis ile barış teşvik edilmektedir, çünkü İslam'da barış, esastır. Savaş; ancak barış, huzur ve güveni sağlamak, fitne, fesat ve zulmü durdurmak; iman ve ibadet etme, dini anlatma, seyahat etme, mülk edinme ve benzeri temel hakların ihlalini; vatana, mala, cana, ırza ve mukaddes değerlere yapılan saldırıları önlemek ve yok etmek için en son çare olarak meşru olur.

· امرت ان اقاتل الناس حتى يشهدوا ان لا اله الا الله و ان محمدا عبده و رسوله"Ben, Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah'ın kulu ve elçisidir diye şahadet edilinceye kadar savaşmakla emrolundum"[13] anlamındaki hadisler ve benzerleri, Müslümanlara hayat hakkı tanımayan, onlara saldıran ve savaş açan müşriklerle ilgilidir.[14] Bu noktada müşriklerle müşrik olmayan fakat aynı konumda olan kafirler arasında da bir fark yoktur.
· ان المؤمن يجاهد بسيفيه و لسانه "Mümin, kılıcı ve dili ile cihad eder" [15]
· من قاتل لتكون كلمة الله هي العليا فهو في سبيل الله "Kim Allah'ın kelimesinin yücelmesi için savaşırsa o, Allah yolundadır"[16]
· جاهدوا المشركين باموالكم و انفسكم و السنتكم"Müşrikler ile mallarınız, canlarınız ve dilleriniz ile cihat edin"[17]
· Zeyd b. Halid(r.a.)anlatıyor: “Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “ Kim Allah yolunda bir askerin techizatını temin ederse, bizzat gaza etmiş olur. Kim gazaya çıkan bir askerin ailesini himaya ederse gaza etmiş olur.” (Buhari, Cihad, 38)
Fedale b. Ubeyd (r.a.) anlatıyor: Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: “Her ölenin ameline son verilir. Ancak Allah yolunda ölen murabıt (sınır bekçisi) müstesna. Onun ameli kıyamete kadar arttırılır.O kabir azabına da uğratılmaz.”[18]
Hz. Enes (ra) nın rivayet ettiği bir hadiste Efendimiz (sav) “Öğleden önce veya sonra bir kerecik Allah yolundan çıkış , dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır.” (Buhari , Cihad, 5-6, 73)
Ebu Hureyre (ra) nın bildirdiği bu hadiste de Efendimiz (sav) “Allah u Teala hazretleri Allah rızası için yola çıkan kimse hakkında “ bu kulum, benim yolumda cihad etmek üzere bana inanıp peygamberlerimi tasdik ederek yola çıkmıştır, artık onu ya cennetime koymak yahut da ücret veya ganimet elde etmiş olarak çıktığı evine geri çevirmek hususunda garanti veriyorum” diyerek teminat verir. ( Buhari, İman 25, Cihad 2,119) ?
Bir seferinde Resulallah (sav)’e;İnsanların en hayırlısı kimdir diye sordular. “Allah yolunda malıyla, canıyla, Cihad eden kişi buyurdu. (Buhari Cihad 2, Rikak 34)

YARARLANILABİLECEK DİĞER BAZI KAYNAKLAR
1.Ahmet Özel, Cihâd, DİA, VII, 528, İstanbul, 1993.
2.Mehmet Zihni Efendi, Nimet-i İslam, s. 939, İslam Mecmuası Yay. İstanbul, 1986.
3. Bûtî, Ramazan, el-Cihâd fî’l-İslâm,Dâru’l-Fikri, Beyrut, 1993.
4.Şibay, Halim Sabit, Cihâd, İslam Ansiklopedisi, III, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1977.
5.Kurtubî, Muhammed b.Ahmed, el-Câmi' Li Ahkâmi'l-Kur'ân, XIII, 365, Beyrut, tarihsiz.
6.Beydâvî, IV, 450; Hâzin, IV; 450.
7.Nesefî, Abdullah b. Ahmed, Medâriku't-Tenzîl ve Hakâiku't-Te'vîl, IV, 450, (Mecmûatü'n Mine't-Tefâsîr içinde) baskı yeri ve tarihi yok.
8.Altuntaş Halil, İslam'da Din Hürriyetinin Temelleri, s. 58-72, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2001.




[1] Buhari Cihad 2; Müslim İmaret 110 (1878), Tirmizi; Fedal’ül Cihad, Nesei Cihad 17(6,19), Muvatta, Cihad 1, 2443
[2] Tevbe, 9/73¸ Tahrîm, 66/9.
[3] Furkan, 25/52
[4] Bakara, 2/190.
[5]Tevbe, 9/ 36.
[6] Hac, 22/78.
[7] İbn Hıbbân bi Tertîbi İbn Belbân, Siyer, Fedâilü'l-Cihâd, X, 484, No: 4624;Tirmizî, Fedâilü'l-Cihâd, 2, IV, 165.
[8] Ebû Dâvûd, Cihâd, 17, III, 22, No: 2504; Ahmed, III, 124; Nesâî, Cihâd, 3, VI, 7.
[9] Buhârî, Cihâd, 1, III, 200. Bir başka rivayet şöyledir: "Hz. Aişe, Hz. Peygamberden cihat etmek için izin istedi. Hz. Peygamberi, ona, "Sizin cihâdınız, hacdır" buyurdu. Buhârî, Cihâd, 63, III, 270.
[10] Müslim, Birr, 5, III, 1975; Tirmizî, Fedâilü'l-Cihâd, 2, IV, 191-192, No: 1671; bk, Nesâî, Cihâd, 5, 6, VI, 10-11.
[11] Müslim, İman, 80; I, 70.
[12] Müslim, Cihâd, 20, III, 1363; bk. Buhârî, Cihâd, 112, 156; Ebû Dâvûd, Cihâd, 89.
[13] Ebû Dâvûd, Cihâd, 104, III, 101
[14] Bu konuda geniş bilgi için bk, Altuntaş Halil, İslam'da Din Hürriyetinin Temelleri, s. 58-72, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2001.
[15]Ahmed, III, 456
[16] İbn Hıbbân bi Tertîbi İbn Belbân, Siyer, Fedâilü'l-Cihâd, X, 493, No: 4636; Buhârî, Cihâd, 15, III, 206; Ebû Dâvûd, Cihâd, 26, III, 31, No: 2517; Nesâî, Cihâd, 21, VI, 23..
[17] Ebû Dâvûd, Cihâd, 17, III, 22, No: 2504; Ahmed, III, 124; Nesâî, Cihâd, 3, VI, 7.
[18] Tirmizi, Fedailul Cihad 2, (1621) Ebu Davud Cihad 16, (2500)