15 Nisan 2008 Salı

HZ.İBRAHİM (A.S.)VE TEVHİD İNANCI

Peygamberler hakkındaki en doğru ve kesin bilgiyi bize Kur’an-ı Kerim vermektedir. Kur’an da bir takım peygamberlerin ümmetleriyle olan konuşmalarından, onlara yaptıkları nasihatlere, peygamberlere uyanların selamete çıktığı ve uymayanların ise felakete sürüklendiklerinden bahsedilmektedir. Yine bir ayeti kerimede” Peygamberlerin haberlerinde senin kalbini teskin edeceğimiz her haberi sana anlatıyoruz. Bunda sana gerçeğin bilgisi, müminlere de bir öğüt ve bir uyarı gelmiştir.” (Hud 120) buyrularak peygamber kıssalarından öğüt almamız istenmiştir.


Hz. İbrahim,’in soyu ve yurdu:

Hz. İbrahim’in soyu Hz. Nuh’a kadar dayanmaktadır. Babasının adı Azer, annesinin adı, Nun’dur. İbrahim aleyhisselamın babası, o dönemin hükümdarı Nemrud’un putlarının bakıcısı ve idarecisiydi. Nemrud insanları kendisine tapmaya davet ediyordu. O dönemde insanlar yıldızlara ait bilgilerle uğraşırlar; güneşin ayın tutulacağı tarihi hesaplarlar. Yıldızları ve mevkilerini belirlerlerdi. Yıldızlardan birtakım hükümler çıkarır, kehanette bulunurlardı.
Rivayete göre Nemrud; o sıralarda rüyasında bir yıldızın doğduğunu görmüş ki, yıldızın parlaklığı, ay’ın aydınlığını, güneşin ziyasını bastırıyordu. Nemrud bundan son derece korkmuştu. Kâhinlere bunun sırrını sorduğunda şu cevabı almıştı. “ülkende şu yılda bir çocuk doğacak, halkın dinini değiştirecek, senin ölümün, saltanatının zevali onun, onun eli ile olacaktır!” Nemrud duydukların dan sonra oturduğu köyden taşınıp, baka bir yere yerleşti. Oradaki bütün erkekleri köyden çıkarttı. Doğan erkek çocuklarını öldürttü. Aradan bir zaman sonra geçip de bir şey zuhur etmeyince Nemrud bunun yalancı sihirbazların sözü olduğunu düşünerek erkeklerin evlerine dönmesine izin verdi.
İbrahim Aleyhisselamın Doğuşu ve Mağarada Büyüyüşü

İbrahim aleyhisselamın annesi gebeliğini gizlemeyi başarmıştı. Doğum yapma zamanı gelince geceleyin evden çıkarak yakınlarda bulunan bir mağaraya gitti. İbrahim aleyhisselamı orada dünyaya getirdi. Annesi yeni doğan bir çocuk için, ne yapmak lazımsa, hepsini yaptıktan, sarıp sarmaladıktan sonra, İbrahim’i mağarada bırakarak evine döndü. Zaman zaman mağaraya uğruyor, oğlunun sağ ve başparmağını emip durduğunu görüyordu. Nun’a kocası Azer çocuk hakkında sorduğunda: bir erkek çocuğu dünyaya getirdiğini fakat onun öldüğünü söyledi. Hz. İbrahim 15 ay mağarada kaldı. Azer oğlunun mağarada gizlice doğduğunu ve büyütüldüğünü öğrenince sevindi.

İbrahim Aleyhisselamın İrşad Olunuşu Ve Rabbini Buluşu

İbrahim aleyhisselam anne ve babasına sorular soruyor ve cevaplar istiyordu. Annesine benim Rabbim kimdir? Diye sorduğunda annesi ona; benim diye cevap veriyordu. İbrahim’in akli sorgulaması devam ediyor, senin Rabbin kim? Babamın Rabbi kim? Nemrud’un Rabbi kim gibi soruları sürekli soruyor, istediği mutmain edici cevabı alamıyordu. İbrahim işitemeyen, duyamayan bu cansız putların Rabbi olamayacağını biliyordu. Halkına elinizle yonttuğunuz şeylere niye tapıyorsunuz? Diyordu.

Hz. İbrahim peygamberin yaşadığı Ur şehri yapılan kazılarla günümüzde ortaya çıkarılmıştır. Bulunan tabletlerde 5000 tanrının adı geçmektedir. Her kentin kendine özgü tanrısı ve baş tanrısı vardır. Ur’un kent tanrısının adı (ay tanrısı) nennardır. Halk’ın putların yanı sıra yıldızlara ve gök cisimlerine de taptığı ortaya çıkarılmıştır.

Nitekim Kur’an-ı Kerimde “İbrahim, babası Azerle birtakım putları tanrılar mı ediniyorsunuz? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum, demişti.” buyrulmaktadır. (En’am 74)
İbrahim aleyhisselam’ın Allah’ı aramadaki serüveni Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde anlatılmaktadır.
“Böylece biz kesin iman edenlerden olması için İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu (izzet ve hükümranlık) gösteriyorduk” Enam 75
“ Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü, Rabbim budur, dedi. Yıldız batınca, batanları sevmem dedi.”(En’am 76)
“ Ay’ı doğarken görünce, Rabbim budur, dedi o da batınca, Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan olurum dedi.” (En’am77)
“Güneşi doğarken görünce de, Rabbim budur, zira bu daha büyük, dedi. O da batınca dedi ki: Ey kavmim; ben sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. (En’am 78)
“ Ben hanif[1] olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim.”
Bu ayetlerde İbrahim peygamberi Rabbine ulaştıran düşünce şekli ortaya konmaktadır. Aklını ve gözlerini doğru bizimde kullanabilen bir insan, şirk toplumunda dahi olsa gerçekliğe ulaşabileceği vurgulanmaktadır. Burada yapılması gereken tek şart, kişinin tabiattaki olayları doğru gözlemleyip, onlar üzerinde dikkatlice düşünmesi ve bağlantılı, mantıki bir düşünce zinciriyle aklını kullanmasıdır. Ayetlerden de Hz. İbrahim in yıldızlara, aya ve güneşe tapan bir halkın içinde bulunduğundan dolayı onun gerçeği araştırmadaki kalkış noktasının “bu nesneler gerçekten Rabb olabilir mi”? Sorusunun olması tabiidir. Aklının tüm tanrılarının değişmez bir kanuna bağlı olduklarını, bu kanuna göre hareket ettiklerini keşfedince de bu tanrılardan hiç birinin Rab adını alabilecek bir niteliğe sahip olmadıkları sonucuna varmıştır.
Bazı müfessirlerde; İbrahim’in bu davranışlarından maksadının Allah’ı aramak olmadığını zaten İbrahim’in tevhit üzere olduğunu, babasını ve kavmini taptıkları putlar nedeniyle kınayan birinin kısa bir süre dahi olsa bütün bu nesneleri Rab ilan etmesinin düşünülemeyeceğini, bilakis burada İbrahim’in gök cisimlerine tapanları kınayarak onların gittiği yolun yanlışlığını, bir sapıklık olduğunu akli delilerle ispatlamaya çalıştığını ifada ekmektedirler. Ve ayeti kerimede Allah “Rabbi ona Müslüman ol! Dediği zaman, o : alemlerin Rabbi’ne teslim oldum! dedi ( Bakara 131) , buyurulmaktadır.
İbrahim aleyhisselamın babası Azer kavminin taptıkları putları yapar, götürüp satması için öteki oğulları ile birlikte İbrahim (as) a verirdi. Hz. İbrahim onları babasından alınca ayaklarından sıkıca bağlar, arkasından çeker götürürdü. Çarşıda “ne yarar nede zarar vermeyen bu putlardan alan var mı?” diye seslenir, hiç kimse kendisinden put satın almazdı.
İbrahim (as) putları satamayınca, bir ırmağın kıyısına götürüp başlarını, suya sokar, kavmimin putlara olan düşkünlüğüyle alay etmek için “içiniz!” der, hiç satmadan onları eve getirirdi.

“(Babası:) Ey İbrahim! dedi. Sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım! uzun bir zaman benden uzak dur. (Meryem 46)
“İbrahim! Selam sana dedi, Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim, çünkü o bana karşı çok lütufkardır. (Meryem 46)
“İbrahim’in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi, Ne var ki, onun Allah’ın düşmanı onduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi ( Tevbe 114)

İbrahim Aleyhisselamın Putları Kırması

İbrahim aleyhisselamın putlara karşı tutum ve davranışı, kavmi arasında yayılmış, fakat bu hususta Nemrud’a hiçbir haber ulaşmamıştı. Babası İbrahim (as) putperestliğe
Geri çevirmek için bir tedbir düşündü. İbrahim i bayram gününe davet etti. Onun tekrar endi dinlerine döneceğini düşünüyordu. Bayram günü Hz. İbrahim onlarla birlikte yola çıktı. Rivayete göre yolun bir kısmında, kendisini yere attı ve “ Ben hastayım, vebaya tutuldum” diye feryat etmeye başladı. Bunu duyan halk kaçıştılar. İbrahim zayıflıkları sebebiyle geride kalanlara şöyle seslendi. “ Allah’a yemin ederim ki, siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım” ( Enbiya 57)
Bundan sonra İbrahim (as) dönüp putların bulunduğu binaya geldi. Putperestler bayram gününe gitmeden yemekler yapıp putların önüne koymuşlardır. dönüşümüzde putlarımızın bereketlendireceği bu yiyecekleri yeriz demişlerdi. İbrahim (as putlara ve önlerindeki yemeklere bakarak “ Ne diye yemek yemiyorsunuz? Size ne oluyordu hiç konuşmuyorsunuz.?” dedi (Saffat 91-92)
Eline geçirdiği baltayla bütün putları kırdı. Yalnız “ onların en büyüğünü bıraktı belki de ona başvururlar” diye ( Enbiya 58 )
Baltayı en büyük putun boynuna astıktan sonra put haneden çıkıp gitti.
Putperestler yemeklerini almak için geldiklerinde durumu öğrendiler. Bu olayı kimin yaptığını düşünürken “bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak o zalimlerden biridir.” Dediler ( Enbiya 59)
“(Bir kısmı:) bunları diline dolayan bir genç duyduk; kendisine İbrahim denilirmiş” dediler. ( Enbiya 60 )
“ O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin. Beli şahitlik ederler” ( Enbiya 61)
İbrahim i getirdiklerinde ona ilahlarına bunu kendisinin yapıp yapmadığını sordular.(Enbiya 62)
İbrahim (as) bu işi büyük olan putun yapabileceğini, konuşabiliyorsa ona sormalarını istedi. (Enbiya 63)
Putperestler putlarını yalnız bıraktıkları için kendilerine kızdılar ve birbirlerini suçladılar. Hz. İbrahim’e putların konuşamadığını biliyorsun diye karşılık verdiler. Hz İbrahim kendi dillerinden hakikati duymak istiyordu. Onların düşünüp, akıl edip yanlışta olduklarını anlamalarını bekliyordu. Fakat onlar yine eski inanç ve tartışmalarına geri döndüler.
“ İbrahim: öyleyse dedi. Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda ve zarar vermeyen bir şeye hala tapacak mısınız?” ( Enbiya 66 ) fakat halkını inançlarından vazgeçiremedi.

İbrahim Aleyhisselamın Sorguya Çekilip Ateşe Atılması:

Nemrud bu olaylardan sonra İbrahim (as) ı huzuruna çağırıp ona ibadet ettiğin, ululuğundan ve üstünlüğünden söz eteğin ilahını gördün mü? Nasıldır o? Diye sordu. İbrahim (as) Nemrud’a “ benim Rabbim hem diriltir hem öldürür “ deyince, Nemrud “bende öldürür ve diriltirim” dedi.(Bakara 258) Zindan dan iki mahkum getirtti. Birini bağışladı, diğerini öldürttü. İbrahim e birini öldürdüğünü, diğerine hayat verdiğini söyledi. Bu defa İbrahim (as) Benim Rabbim güneşi doğudan getiriyor. Haydi, sende batıdan getir deye cevap verdi. Nemrud bu cevap karşısında şaşırıp kaldı. Ve Hz. İbrahimi 7 yıl zindan da hapsetti. Yedi yıl sonra Nemrud ve kavmi Hz İbrahim’i öldürmek için sözbirliği ettiler. onun için bir bine yapıp derhal onu ateşe atın dediler. (Safahat 97)
“Eğer iş yapacaksanız, yakın onu da tanrılarınıza yardım edin dediler.(Enbiya 68)
Hz. İbrahim kavmi onu yakmak için büyük bir ateş hazırladılar ve eli kolu bağlı olarak ateşe attılar, İbrahim (as) ise, “bana Allah’ın sahip çıkması yeter; o ne güzel bir sahip” diyerek Allah’a sığınıyordu. Ateşe atıldığı vakit İbrahim(as)’ın Yüce Allah’a olan tevekküllü en yüksek derecede idi. Tevhidi vesilesiz aracısız, katkısız tevhitti. O zaman Yüce Allah tarafından” Ey ateş İbrahim e karşı serinlik ve selametlik ol!” buyurdu. (Enbiya 69) Ateş İbrahim i yakmadı. Bir rivayette gül bahçesine anlatılmaktadır. Hz. İbrahim ‘in hayatının bir bölümünü anlatmaya çalıştık, bütün peygamberlerin hayatlarından olduğu gibi Hz. Peygamber’in hayatından da öğreneceğimiz ders alacağımız ibretlik bir gerçek yaşam öyküsü var.
İbrahim (as) putları satamayınca bir ırmağın kıyısına götürüp başlarını, suya sokar, kavminin putlara olan düşkünlüğüyle alay etmek için “ içiniz” der, hiç satmadan onları eve geri getirirdi.

İbrahim (as)’ın Peygamber Oluşu
Nihayet İbrahim’in Peygamberliği zuhur etmiş.Yüce Allah O’na Cebrail’i gönderip dinini öğretmiş ve kavmine peygamber olarak göndermişti.
İbrahim (as) babası ve kavmiyle aralarında geçenler Kur’an-ı Kerimde şöyle anlatılmaktadır.

“ Bir zaman o babasına dedi ki: “babacığım, duymayan, görmeyen, ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın?” Meryem 42
“ Babacığım hakikaten sana gelmeyen ilim bana geldi. Öyleyse bana uyki seni düze çıkarayım.” Meryem 43
“ Babacığım şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan çok merhametli olan Allah’a asi oldu” Meryem 44
“Babacığım Allah tarafından sana azap dokunup ta şeytanın yakını olmandan korkuyorum” Meryem 45

Hz İbrahim putperestliğe savaş açarken sadece birkaç tane heykele savaş açmamıştır. Aynı zamanda bu heykelleri, bu putları kullanarak kendi menfaatleri için insanlığa eziyet eden zalimlere, gücüm kuvvetin sadece kendi ellerinde olduğunu ilen eden bedbahtlara, kendini tek Malik, tek otorite olarak gören Nemrudlara, Firavunlara, Karunlara, İzmlere karşı savaş açmıştır. Sonrada milletini, hiç bir insanın diğerine üstünlüğünün bulunmadığı, tek hükümran, tek Malik, tek yaratıcı olan Allah’a inanmaya, sadece ona ibadet etmeye, sadece ona boyun eğmeye, ona secde etmeye, ondan korkmaya, yani tevhid dinine çağırmıştır.
İbrahim peygamber çocukluğundan itibaren tek başına ailesine, milletine, zalim hükümdarlara karşı tevhid mücadelesini sürdürmüş, bütün sıkıntılara, bütün zulümlere rağmen davasından vazgeçmemiş İbrahim’i bir başkaldırış sergilemiştir. Bugün bizlerde her türlü baskı, sıkıntı, zorluklar altında dahi olsak, yeryüzünde tek kişi dahi kalsak, hakkı insanlara anlatmak zorundayız. Rabbimiz bizleri bu mücadeleyi en güzel şekilde veren kullarından eylesin. Yılmadan usanmadan çalışma gayreti nasip etsin.

Kaynaklar: M.Asım Köksal Peygamber tarihi
Mevdudi Tefhim-ul Kur’an
Taberi; Tarih
Kuran yolu Tefsiri Diyanet İşleri Başkanlığı
[1] Hanif: Allah’ı bir bilen, Hakka yönelen ve batıldan hoşlanmayan anlamını ifade eder